Bineğimiz, yokluk (Dokuz kat göğün üstündeki yer) yurdundan aşkla (Aşırı sevgi ve bağlılık duygusuyla) yola düştü;
Gecemiz, ardı-arkası kesilmeyen vuslat (Sevgiliye kavuşma) şarabıyla (Tanrı şarabıyla) ap-aydın (Işıklı, aydınlık).
Yokluk sabahına dek dudağımız, mezhebimizde (Din görüşümüzde, yorum ve anlayışımızda) haram olmayan o şarapla (İnsan eli değmeden olmuş, helal Tanrı şarabıyla) ıslaktır, bir an bile kuru göremezsin dudağımızı.
*
ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI
Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982
*
Neler öğrendik;
Mevlana Hazretlerinin öğretisi, kendisine sevgiyle bağlananları dokuz kat göğün üstündeki yokluk yurduna götürmek olduğunu, bu yerde bir şeyin dünyaya gelip vücut bulmadan önce ne ve nasıl bir oluşmaya, gelişmeye, tasarlanma aşamasının tanımamız, katılmamız gerektiğini öğrendik.
Yokluk yurduna ulaşanlara ikram edilen helal şarapla kişinin kişinin aklını etkileyen karanlıklardan kurtularak özgürce ışıklı, aydınlık bir hakikati olduğu gibi gören, yanılmalardan kurtulan bakışa kavuşacağını öğrendik.
Yokluk yurdunda sevgiyle bağlandığımız Allah dostu ile buluşacağımızı, sevinciyle sarhoş olacağımızı öğrendik.
Mevlana Hazretlerine bağlı kişilerin yolu dinden ayrı ve dine aykırı bir yol olmadığını, kaybolmayan sevinçle, sevdiğinle birlikte yaşamak, olduğunu öğrendik.
*
RAVLİ
