(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
2230. Senin baktığım (Alıcı gözle baktığın) kişi, iki (Madde ve mana) dünyaya da bakmaz (Önemsemez) artık.,
Bir dilenciye ekmek versen, padişahlar padişahı kesilir o.
Kime şeker verirsen bütün bedeni
şeker kesilir;
Kime ağız verirsen sen, iki dünyayı da bir lokma yapar da yutuverir.
Bütün şehirleri gezdim, dolandım;
Senden başkasında şeker yok.,
Artık şekeri pahalı verirsen seni kime şikayet edebilirim, nasıl yapabilirim ki bu işi?
Kimi tutar-çekersin, pahalı
verirsin:
Kimi yayar-dökersin, herkese ucuz verirsin.
Bir soluk böyle verirsin sen, bir soluk öyle.
Güneşin de
Müşteri (Jüpiter) yıldızının da (Dil ve ilim, yavaşlık ve yumuşaklıkla ve utanarak, cömertlik ve alçak gönüllülükle, akıl ve iffet, güzel ve manalı konuşma hususunda yoğun çalışma ve gayreti olarak) övündüğü Şemseddin, Tebriz'de...
Onunla ay (Karanlıkta
kalanları aydınlatanın), lütfunla kıran (Büyüklüğünün
gereği iyilik ve yardım) ederse Ay'ın da gönlü (Sevgisi,
isteği, düşünüşü, anması, hatırlamaları gibi kalpte oluşan duyguların kaynağı)
dirilir (Öldüğü sanılanın güçlenip canlanır)-gider
(Doğru amaca doğru yönelir).
A yüzünü ekşiten (Küskünlük veya hoşnutsuzluk anlatan yüz) dost, sirkeyi
kaça veriyorsun?
Bir şeker dudaklı varsa sirkeyi şekere satarsın, şeker alırsın da sirke verirsin sen.
Sen almazsan alma;
Ben hevesliyim, alırım:
Aşıkım, kendimde değilim;
A boşboğaz (Saklanması gereken şeyleri söyleyiveren, sır saklamayan, geveze, ayran ağızlı), ne diye öğüt verirsin (Yapacağım veya yapmamam gereken şeyler için yol gösterirsin, nasihat edersin) bana.
Daha yakın gel ey peri (Güzellik timsali Şems Hazretleri), ekşilik hiç yok
sende.,
Tac (Soyluluk, iktidar, güç) verirsin, kemer bağışlarsın (Görev verirsin), yüce bahtlar (Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç) verirsin, devlete (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamına) erdirirsin (Ulaştırırsın) adamı.
Can (İnsan
varlığının özü), binlerce gürültüyle senin için gebe kaldı-gitti;
Çünkü kendi aşk ateşine kendin çörek otu atıp (Lezzet ve koku verip) duruyorsun.
Canımı, Ferhat gibi dağ delmeye
çekiyorsun (Zor işlere yöneltiyorsun).,
Böyle değilse ne diye canınım eline külünk (Taşları, kayaları parçalamakta kullanılan sivri kazma) veriyorsun sen?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin avcı gözüyle baktığı kişinin aşağı dünya ile ilgilenmeyeceği, yardım ettiği kişinin başkanların başkanı olacağını öğrendik.
2.
Şems
Hazretlerinin ağıza tat veren kişi olduğunu, tatlılıkla davrandığı kişinin çok
güçleneceğini öğrendik.
3.
Şems
Hazretlerinin kendine yakınlaştırdığı kişinin pahalı bir kişi yapacağını
öğrendik.
4.
Şems
Hazretlerine yaklaşan yüksek kişinin karanlıkta kalanları aydınlatma özelliğine
kavuşacağını, yeniden duygularının dirileceğini öğrendik.
5.
Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini her haliyle sevdiğini, yakınına gelmesini,
asaletinin gereği iyilikler yapmasını istediğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Canın binlerce karışıklık içinde Şems Hazretlerinin sözleriyle mayalanması gerektiğini, aşk ateşinin kuvvetlendirmek gerektiğini, önerdiği zor işlere hazır olmak gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Bir dilenciye ekmek versen, padişahlar padişahı kesilir o.
Kime ağız verirsen sen, iki dünyayı da bir lokma yapar da yutuverir.
Senden başkasında şeker yok.,
Artık şekeri pahalı verirsen seni kime şikayet edebilirim, nasıl yapabilirim ki bu işi?
Kimi yayar-dökersin, herkese ucuz verirsin.
Bir soluk böyle verirsin sen, bir soluk öyle.
Müşteri (Jüpiter) yıldızının da (Dil ve ilim, yavaşlık ve yumuşaklıkla ve utanarak, cömertlik ve alçak gönüllülükle, akıl ve iffet, güzel ve manalı konuşma hususunda yoğun çalışma ve gayreti olarak) övündüğü Şemseddin, Tebriz'de...
Bir şeker dudaklı varsa sirkeyi şekere satarsın, şeker alırsın da sirke verirsin sen.
Ben hevesliyim, alırım:
Aşıkım, kendimde değilim;
A boşboğaz (Saklanması gereken şeyleri söyleyiveren, sır saklamayan, geveze, ayran ağızlı), ne diye öğüt verirsin (Yapacağım veya yapmamam gereken şeyler için yol gösterirsin, nasihat edersin) bana.
Tac (Soyluluk, iktidar, güç) verirsin, kemer bağışlarsın (Görev verirsin), yüce bahtlar (Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç) verirsin, devlete (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamına) erdirirsin (Ulaştırırsın) adamı.
Çünkü kendi aşk ateşine kendin çörek otu atıp (Lezzet ve koku verip) duruyorsun.
Böyle değilse ne diye canınım eline külünk (Taşları, kayaları parçalamakta kullanılan sivri kazma) veriyorsun sen?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Şems Hazretlerinin avcı gözüyle baktığı kişinin aşağı dünya ile ilgilenmeyeceği, yardım ettiği kişinin başkanların başkanı olacağını öğrendik.
İşte böyle yaren;
Canın binlerce karışıklık içinde Şems Hazretlerinin sözleriyle mayalanması gerektiğini, aşk ateşinin kuvvetlendirmek gerektiğini, önerdiği zor işlere hazır olmak gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ