2030- (Allah’ım)
Gökteki
güneş gibi (Bizi) döndür, mücevherler saç, şu
gaddar âlemde susuzlara, şu toprak yurdunda oturanlara sun.
Ey
büyüler yapan!
Ey
hünerlere sahip olan!
Ey
deliliğin elindeki, avucundaki varı-yoğu!
İş
çağı gelip çattı, bizim hepimizin de o işin ehliyiz zaten!
(Aşktan) Bir kadeh içince hayâ (Utanma) elbisesini attım üstümden, gaddar (Acıması
olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katı yürekli, insafsız
davranan, kıyıcı), mağrur (Kendini beğenmiş,
kurumlu, gururlu, kibirli), oyunbaz (Hile yapan)
bir güzelle (Şems Hazretleri ile) acayip aşk
oyununa giriştim.
Göktekiler
(Melekler) bile gökyüzünde o (Aşkın) şarabın (İnsanı
kendinden geçiren) kokusuyla sarhoş olmuşlar, başları dönüyor;
Her
ulu kişi benim ay yüzlü güzelime (Şems Hazretlerine)
karşı secdeler ederek sarhoş bir halde kendinden geçmiş.
Şarap
denizleri yer-yer akmada, her yeşillikte elli ırmak;
Artık
kızan, öfkelenen adamların inadına vur şu testiyi taşa kır gitsin.
(Bunca zamandır değerli dediğin, yaşam için gerekli dediğin
her ne varsa üzerinden at)
Aşağılığa
rahmet gelmede (Niteliği düşük kişinin suçları
bağışlanmada), yokluk iksiri gelip çatmada (Görünmeyen
alemden sebebe bağlı olmadan bağışlar gelmede);
Sarhoşluk
padişahı ağır bir orduyla ulaşmada (Allah melekler
ordusuyla işler yapmak için gelmede).
Damın
üstünden gelip geçenlere bir baksan, bir görsen onları, geçim çadırını sökersin
de ateşlere yakarsın (Allah’tan gelen nimetleri gören
yeme içme derdine kapılmaz).
Sarhoş
dediğin, köpürmüş, coşmuş denizin dalgaları üstünde sağa, sola
yuvarlana-yuvarlana, düşe-kalka, aşağı-yukarı, dala-çıka giden gemi gibi yürür,
denize atılmış direk gibi eğri-büğrü gider. (Tanrı
şarabıyla sarhoş olan devamlı istemsiz hareket halindedir)
Diyorum
ki:
Ey
iş güç sahibi!
Ey
canı illetlerden (Hastalık derecesine varan alışkanlıklardan)
kurtulmuş er, pencere yok, kapı perdesi yok!
Nasıl
oldun da kurtuldun ecel hapsinden?
Nasıl
kurtuldun şu acı, şu ekşi dünyadan, şu çocuğunu yiyen ihtiyar felekten, hem
masallar söyleyen, hem söylediği halde susan, hem kul olan, hem buyruk buyuran
dünyadan?
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Allah’ın rahmet
ve nimetlerini isteyip dilememiz gerektiğini öğrendik.
2.
Varlığımızı
sevdiğimiz kişiye vermemiz gerektiğini, paylaşmayın yeterli olmadığını,
ilişkimizde toplum ne der baskı ve durdurmasından kurtulmak için utanma
duygusundan tamamen kurtulmamız gerektiğini öğrendik.
3.
Şems Hazretleri
ile Mevlana Hazretlerinin aşk ilişkisine gökteki meleklerin bile hayran
olduklarını, bu görülmemiş sevginin güzelliğini karşısında kendinden geçecek
kadar haz aldıklarını öğrendik.
4.
Aşk ile sevmenin
verdiği zevkten sarhoş olmakla hastalıklardan kurtulacağımızı, canımızın beden
hapsinden kurtulup sevdiği, hoşlandığı, beğendiği âlemlere gideceğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Dünya
bizim hükmümüzde olduğu gibi gözükmekte olduğunu, aynı zamanda da bizi
bağlayarak da hapsettiğini öğrendik, anladık.
Dünyanın
bizi yetiştirdiği ve geliştirdiğini sonra da tüketip yok ettiğini öğrendik,
anladık.
Bu
dünyanın acılığından-tatlılığından, iyiliğinden-kötülüğünden, bağlayıcılığından
canını kurtarana ne mutlu, çünkü yaşam sadece dünya ile sınırlı olmadığını,
17.999 âlemin daha olduğunu bilmemiz ve tanıyıp görmemiz gerektiğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ