2 Şubat 2015 Pazartesi

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 1820 İNCİ BEYİT

1820-  (Allah’ım)
Bugün her susamışı havuza, dereye atıyorsun, Zün-Nun’la (Yunus Peygamberi) suya, İbrahim’i (Peygamberi) ateşe çekiyorsun.

Bugün bütün halk yanmış, yakılmış, hepsi de sana göz dikmiş, herkesten önce kimi çekeceksin, kimi bağrına basacaksın diye beklemede.

Ey güzelliğin aslının aslı, bugün başka bir şey olmuşsun sen!
Yürekten gönlü ne de hoş almışsın, baştan aklı fikri ne de güzel çelmedesin.

Ey gök, bir çadırsın (Gölgeliksin, barınaksın)!
Ey yer, güzel bir yurtsun (Kalınacak yersin)!

Ey gün, inciler saçıyorsun (Şekli değişmeyen değerler sunuyorsun)!
Ey gece, amber yaratıyorsun (Güzel kokular meydana getiriyorsun)!

Ey seher çağı, ne de hoş ağarıyorsun (Gözükmeden aydınlık vererek karanlıktan kurtarıyorsun)!

Ey yel, ne de iyi hemdemsin (Sıkı-fıkı arkadaşsın, yarensin, dostsun sevgilisin)!

Ey güneş (Kendinde olan nur ile aydınlatan), yıldızları öldürmedesin (Kendini gösterince küçük aydınlık verenleri kaybediyorsun)!

Ey Ay (Güneşten aldığı ışığı karanlıkta kalanlara yansıtarak aydınlatan), ordu çekmedesin sen (Amaç ve nitelikleri bir olanları kendinde toplamadasın)!

Ey gül (Zamanı gelince güzelliğini sergileyen güzel), gül bahçesine (Bülbül ile buluşmaya) gidiyorsun!

Ey gonca (Uygunluktan olgunluğa giden yolda) gizlice yol almadasın!
Ey selvi (Düzgün ve büyük kişi), yerin dibinden ne de hoş Kevser (Cennete ait ) suyu emmedesin!

Ey ruh (Tanrı’dan gelen anlayış), bedenin huzuru seninle, tene şarapsın sen!
Ey şeriat (Aşk yolunu açan), anahtarımsın (Kapalı kapıları açanımsın) benim!

Ey aşk (Aşırı sevgi ve bağlılık), şuhsun (Özgür ve neşelisin), yol kesmedesin (Engellerle dolusun)!

Ey akıl (Düşünme, anlama ve kavrama gücü), defter dürmedesin (Aşk yoluna düşmeyenleri öldürmedesin) sen!

Ey şarap (Tanrı sözleri), gamı defeden sensin, yaramıza mehlem (İlaç) olan sensin!

Ey usûl boylu saki (Asıldan, kökten sunuş yapan), kadehle (Tanrı’dan getirdiğin sözlerle) deryaları (Bilginleri içine çekmedesin) içip sömürmedesin!

Ey seher yeli (Tanrı’dan kokular getiren rüzgâr), haber çavuşusun (Hüthüt kuşusun), her seher çağı sevgiliden haber getiriyorsun, o amberleşmiş (Güzel kokan) saçlardan ne de güzel armağanlar alıyorsun!

Ey yol uğrağı (Kısa bir müddet kalınan yer olan) toprak, gönlünde binlerce gül bahçesi gizli!

Ey başını ayak edip koşan su, koşup gidiyorsun amma denizden inciler (Şekli değişmeyen, değerini hiç kaybetmeyen mücevherleri) almadasın!
                                 ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1. Allah’ı görme özleyişi susamışlık derecesine ulaşana bütün varlıkların hizmet ederek yardımcı olduğunu öğrendik,
                        *                 
İşte böyle yaren,
Hikaye:
Bir derviş şeyhine Hazreti peygamberi rüyasında görmek isteğini bildirir ve ne yapması gerektiğini sorar.
Şeyhi de ona uyumadan önce …. Dualarını oku öyle uyu der.

Ertesi günü derviş göremediğini söyleyerek başka neler yapmasını sorar.
Şeyhi de ona başka ….dualarını oku da öyle uyu diye tavsiyede bulunur.

Sabah olunca derviş yine bir şey göremedim, ne yapayım der.
Şeyhi de ona tuzlu et, ile turşu yiyerek uyu der.

Sabah olunca derviş Hazreti Peygamberi göremedim ama pınarlar, akan dereler, tatlı su dolu göller gördüm der.

Şeyhi de ona Hazreti Peygamberi görmek için susamışlık gibi çok istemek ve özlemek hararetinde olmak gerektiğini söylemiş.
                                 *                                          

RAVLİ

Popüler Yayınlar