1970- Bağın, ovanın, gülün yeri mi, mezenin şarap
kadehinin sırası mı?
Ruhun
(Sevgideki) yeri de değil, Aklı Küllün de (Doğadaki uyumu da);
Çünkü
sen canın canından da daha hoşsun, daha güzelsin.
Bahçe
onu bilseydi terü taze dalından kan damlardı.
Akıl
onu anlasaydı gözünden ırmaklar coşardı.
O
ay parçası güzel, bir gün, gün değirmisinden baş çıkarıp görünseydi havada,
zerre-zerre Mecnunlar, Leylalar belirirdi.
Onun
akıl defineleri bir bucakta aşağılık bir yere aksetseydi o yıkık yerin her
yanında yüzlerce Karun hazinesi meydana gelirdi.
Gönle
vuran güzellik göze de görünseydi her elini, yüzünü yıkamayan kirli kişi Şeyh
Zün-Nun (-ı Mısri) kesilirdi.
(Dünyaya ait arzu ve hırslardan vazgeçmiş sadelikte mutluluğu
bulmuş, bu halinden zevk alan, sarhoşluk duyan kişi sofilerin ileri
gelenlerindendir.)
Ey
bırakıp duran tacir, ne vakte dek bakıp kalacaksın?
Sevgiliyi
elde etmek ucuz olsaydı bu bakış ile sevgili meydana çıkardı elbet.
Yeni
bir konuk geldi amma şu nimetler bütün dünyaya yeter, hatta dünyadakiler daha
fazla olsaydı nimetler de daha fazla gelirdi.
Dün
gece gönül sırrını;
Taş
yürekli, Lal (Kırmızı) dudaklı, kâfirliğe bile
iman bağışlayan, küfrün bile imanını artıran bir dilberin yüzünde gördüm.
Böyle
bir sevgilinin yanında kim kalkar da candan, gönülden bahseder?
Böyle
gümüş bedenli bir güzelin huzurunda kim altından, gümüşten söz açar?
Aşkın
ağzı olsaydı bütün dünya bir lokma olurdu.
Aşkın
kapısı olsaydı padişahların canları o kapıda bekçilik ederdi.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Sevgili olarak
kabul ettiğimiz, candan sevdiğimizin yüzünü görmenin her güzellikten daha üstün
olduğunu öğrendik.
2.
Şems Hazretlerinin
güzelliği karşısında kâfirin bile imana geleceğini öğrendik.
3.
Sevgiliyi elde
etmenin kolay olmadığını öğrendik.
4.
Candan sevmenin
değerini herkesin kolayca anlayamayacağını, yaşamadıkça bilemeyeceğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Mademki
büyük piri andık birkaç sözünü söylemek mecburiyetindeyiz.
Zünnun
Mısri hazretleri “Allah” ismini seven, altın ve
gümüşe, mala ve mülke hiç değer vermeyen Allah’ın evliyalarındandır.
Sofilik
yolundan ilk bahsedenlerden olup o günkü halkın bunu anlayamamasından dolayı
yaşadığı müddetçe kâfir, dinsiz olarak kabul edilmiştir.
Bu
yolu sonra Cüneyd-i bağdadi gizli, daha sonra da Şibli açıkça anlatmış.
Açıklamıştır.
Şiir:
Hakka
doğru yönel, kalbinden nefreti çıkar at.
Böyle
yaparsan kıyamet günü Allah’a kavuşmaya hak kazanırsın.
Evliyalar
hakkında düşmanlığı kalbinden çıkar at.
Zira
böyle yapmazsan bu yolculukta ileri gidemezsin.
Senin
imansız olmana yazık,
Rahmanın
kovduğu Şeytan gibi olursun.
Hak
yolundan çıkıp günah işleyenler
Cehennemin
dibine düşeceklerdir.
Kardeşim!
Bundan
başka yol yoktur.
Bundan
başka yol tutarsan
Yolun
çıkmaza varır.
Dervişlerin
cümlesi de bu yoldan
Silsile
silsile gittiler.
İşte
Hasan Basri’ler,
İşte
Beyazıd-i bistamiler
Sen
kafileden geri kaldın.
***
Âlimin
kalbini kıran her iki âlemde (Madde ve mana âleminde)
de,
Kendini
rezil etmiş olur.
Haksız
yere kimseyi incitme, incitecek olursan,
Dünya
ve ahrette yüzün kara olur.
Âlimleri
memnun etmeğe çalış çabala!
Ki
cennetin kapıları sana açılsın.
Bunu
bilmiş ol ki bir kalp kıran,
Cümle
gönülleri yaralamış olur.
***
Kim
korkuyorsa Allah’a sığınsın.
Kim
Allah’a sığınırsa o, kurtuluş bulur.
Marifet
sahibi olunca iddiaya kapılma, ibadetini kazanç sebebi etme, yaptığın ibadete
bakıp da aldanma.
Eline
iki ekmek geçip de bunların hangisi helaldir diye araştırmak istemeyen kimse
Hak yolda kurtuluş bulamaz.
Halkın
ayıplarıyla uğraşan kendi ayıbını göremez.
İbadet
ve dua zamanında Allah’ı hatırlamayan, yalnız sıkıştığı ve dara geldiği zaman “
Aman Allah!” diyen kimseye akıllı denmez.
(Ariflerin
menkıbeleri Murat Tarık Yüksel Demir kitapevi sayfa 405-406 Alıntı)
*
RAVLİ