2020- Ey gözleri nergise benzeyen!
Uyku
gözüme bir diken oldu adeta (Uykusuzluktan bitkin,
yorgun, tükenmiş bir haldeyim);
Uyanıkken
çok rüyalar görüyorum, fakat yığılmış yüklerin ardından bakıyor (Dünyalık işleri, problemleri kendi haline bırakıyorum,
yığılıyorlar, bir şey de yapmıyorum), (Sadece sevgiliyi)
gözlüyorum da öyle görüyorum.
Bakkalın
bile yoğurdu ekşi olduğu halde gönlü müşteridedir (Malını
beğenen alıcı bekler);
Dudağını
yummuştur, ta sabaha dek uyumaz, aklı fikri başında, öylece dükkânın bir
bucağında oturur durur.
Sabah
oldu mu kazanca koşar, alışverişe girişir;
Sonuç
olarak müşteri yüzünden kuru nanesi yeşerir, taze nane haline gelir.
Ey
tarlayı bırakıp da çöplüğe, çor (Çorak, verimsiz)
yere buğday eken!
Ey
ışığı pencere sanan, sen tıpkı pervaneye (Ateşe uçup
kanatlarını yakan kelebeğe) benziyorsun.
Bir
gün gelir, (Allah sana) elbiseler giydirir (Saygınlık verir), anlatış (Bilgi
vermek açıklama yapmak), tarif ediş (Yapılış
yöntemini açıklama ve belirtme) kabiliyeti verir de Aklı Küll’le
cüzlerini birleştirir (Parça aklın bütün akla ulaşır),
Uzlaştırır
(Uygunluk ve uyum sağlar),
Bir
sevgili ihsan eder (Seveceğin yaşayan birini sevdirerek
bağlandırır ve o sayede aşkı öğretir) sana.
Sus,
sen bundan kurtulmuşsun, bu tuzaklardan sıçrayıp çıkmışsın;
Canını
da, gönlünü de fettan (Gönül ayartıcı, cilveli)
bir dilbere (Alımlıya, güzele) vermişsin sen.
Daha
seher çağındayız, güzel, ferkad yıldızı (Kutup yıldızı)
gibi parlak, selvi gibi yüce, usûl boylu (Bir ilmi
öğrenmeden önce öğreneceğimiz ilmin usta kişisini uzunca bir zaman tanımamız, ona
sevgiyle bağlanmamız gerekli olan kişi),
Şeker
dudaklı (Her sözü tatlılık oluşturan),
Ay
parçası saki (Karanlıkta kalanları ışığıyla görünür
hale getiren), kadehi doldurdu.
O
sarhoş gözleri, alnına düşen o tuzağa benzer büklüm-büklüm saçları, o elindeki
kadeh, çaresizin çaresi (Çıkar yol bulamayanların
kılavuzu), dertlinin dermanı.
Yaseminlerle
dolu bir gül bahçesinde (Görünen ve koklanan
güzelliklerin bir arada olduğu), bir kaynağa, bir fıskiyeye karşı kara
gözlü huriler, çenklerini kucaklarına almışlar, sağda, solda çalıp duruyorlar.
Ey
şirin saki, (Hz.) Ali’nin, Abdul-Alâ’nın (Peygamberin önemli ve çok sözlerini aklında tutarak olduğu
gibi söyleyen, canı pahasına değiştirmeyen hadis âlimi) canı için hadi,
durma, her derdin, her gamın inadına al kadehi eline sun.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Âşık olan kişinin
uyku ile uyanıklık arasında sevdiğini hayal olarak gördüğünü, dervişin gelişmesindeki basamaklardan biri
olduğunu öğrendik.
2.
Yakaza veya yakza
dediğimiz uyanıklık durumunun; akıl ve düşüncemizi odaklandığımızın dışında her
ne varsa silindiği, yalnız ve tek olarak istediğimize odaklandığımıza
yoğunlaştığını ve sadece onu gördüğümüzü öğrendik.
3.
Her insanın
kendinde geliştirdiği, gördüğü güzelliği başkası tarafından beğenilmesini
istediğini öğrendik.
4.
Her insanın
kazanç yolu aradığını ve gözlediğini öğrendik.
5.
Arayış içinde
olanın bulabileceğini öğrendik.
6.
Hazreti Ali’nin
peygamberimize bağlandığı gibi Mevlana Hazretlerine bağlanmamız gerektiğini
öğrendik.
7.
Hazreti
Peygamberimizin sözlerini hiç değiştirmeden yaşamımızda kullanmamız gerektiğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Allah’ı
arayan, isteyen kişiye Allah’ın dostlarından birini sevdirerek bağlandırdığını,
böylece yolu ve davranışları öğrettiğini, yakın olacak ve yardım edecek kişiyi görevlendirdiğini
öğrendik, anladık.
İyinin
iyiliğini, doğrunun doğruluğunu olduğu gibi görmek ve yararlanmak isteyenin;
yani hakikati bilenlerin istediklerini bilmemiz ve istememiz, arayış içinde
olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ