2000- Zanna kapılıp kabul etmeyiz bunu diyen, Halil
gibi kabul ettim teslim oldum demeseydi gölge gibi baş aşağı yere düşen nefsi,
başı yücelerde bir güneş kesilirdi. ( Nefsimizin kaybolanı,
yerinden ayrılıp gideni hayalle birleştirerek hakikat olarak kabul ettirdiğini,
isteklerle bizi zorladığını farkında olan, bilen ve anlayanın; yüce yerden
aydınlık ve ışık alıp bizleri aydınlatabileceğini öğrendik)
Beden
varlığı yok olsaydı şu nefis yücelirdi, başı göklere ererdi, tamamıyla yok
olduktan sonra da varlık birliğine ulaşırdı.
(Dünyaya ve ahrete isteklerle bağlayan, hoşlanma vererek
ihtiyaç haline getiren nefsimizin vücudumuzla birlikte devamlı hareket
ettiğinde yücelme, yükselme gösteremeyeceğini, vücudun istek ve ihtiyaçlarla
bağlayıcılığından kurtulamayacağını öğrendik.)
Yarasaya
benzeyen benlik gözünde zayıflık, görmezlik olmasaydı, bir güneşin yerine cana
canlar katan yüz güneş doğardı.
(Benliği kuvvetli olanın görüş yeteneğinin zayıf olacağını
yani yalnız görmek istediğini, çıkarına ve isteğine uygun olanı göreceğinden
diğer çıkarına veya isteğine uymayanları görmezlikten geleceği için zayıf
görüşlü olacağını öğrendik)
Tanrı
katında, sınama (Değerini anlamak, gerekli niteliği
taşıyıp taşımadığını bulmak için birini, bir nesneyi veya bir düşünceyi
yoklamak, denemek, tecrübe etmek) zamanı iyiyle kötü bir olsaydı ay
yüzlü Cebrail’le iblis aynı yüze, aynı güzelliğine sahip olurdu.
İnsan,
sırları bilseydi hayırla (İyilik, karşılık beklemeden
yardım) şer (Kötülük, fenalık) belirmezdi
(Öncesinde görünür veya belli olmayan bir şeyin ortaya
çıkması);
Kendisince
bilinmeyen her şey de belirirdi, ortaya çıkardı.
Şu
her şeyi görüp gözeten, şu casusa benzeyen duygumuz, bizim tutsağımız
kesilmiştir, hapsimize düşmüştür bizim;
Mademki
hiçbir şeyin aslını görmüyor, keşke büsbütün kör olsaydı.
(Duygularımızın gizlenmiş olanı fark ettiğini fakat aslını
göremediğinden bizi tereddüde, kararsızlığa, ikileme düşürdüğünü öğrendik)
Aşağılık
nefsin duygusu, sinek gibi (Kötü ve olumsuz) kâsenin
kenarına konmuştur;
Sinek,
konacak yer olarak kâseyi seçmeseydi derhal zümrüdü Anka kesilirdi.
(Nefsin etkisinde olanlar kötü ve olumsuzu öne çıkararak
kuvvetlendirirler)
Yıldızlar
(Bir toplulukta,
bir meslekte üstün başarı gösterenler) tıpkı kâselere, tıpkı şu altın
taslara benzer;
Tamâ-a
(Doymazlığa) düşenler için düzülüp bezenmiştir
onlar, keşke süslenip bezenmeselerdi.
(Başarılı insanları kötü ve olumsuz göstermeye çalışanların
ben ve ben merkezli düşünen, hakikati olduğu gibi göremeyen, nefsin zorlayıcı
baskısında kalanların olduğunu öğrendik)
Sus’
Düşün
ki söz, mekânsızlık (Canını ve gönlünü cömertlikle
Allah’a ve yoluna feda edenlerin iç) âleminden gelir;
Gözün
ordaysa sözle nasıl uçabilirsin oraya?
(Canını ve gönlünü Allah’a feda etmiş kişilerde gözümüz olursa
onların sözleri bizi uçurabildiğini, sadece söze bakanların yeterince
yararlanamayacağını öğrendik)
Tebrizli
Şems’in sayesinde her zerreyi bir yakıyn nuru (Sağlam bilgi,
iyi, kesin olarak bilme olarak) bil;
Zevk
söylemede, sözde olsaydı her zerre söze gelirdi söylerdi.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Yarasanın bakışı
ve görüşü karanlıkta sadece istediğini görmek ve tehlikelerden haberdar olup
kaçmak olduğundan benliğimizin de aynı davranışı yaptığından yarasaya
benzediğini öğrendik.
2.
İyilik ve
kötülüğün önce görünür ve belli olmayacağını, sonuçta belli olacağını öğrendik.
3.
Nefsinin
tesirinde olanların kötülüğü ve olumsuzluğu öne çıkararak daima gündemde
tutarak kuvvetlendirdiklerini öğrendik.
4.
Kendini Allah’a
verenlerin sözlerine çok değer vermemiz gerektiğini öğrendik.
5.
Şems
Hazretlerinin sözlerinin tereddütsüz doğru, iyiliğe götüren, hakikati gösteren
sağlam bilgiler olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren,
Ben
ve ben merkezli olanların görüşlerinin aydın görüş sahibi olmadığını ve
korkaklar gibi davrandıklarını öğrendik, anladık.
İyilik
ve kötülük tanımını erken yapmamak gerektiğini, alınacak sonuçlara göre
değerlendirilmesi yapmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
Konuyu
öneminden dolayı biraz daha açarsak:
Bizi
tuzağa çekmek, bizden istediğini elde etmek isteyenin öncelikle kendisine güven
duymamızı sağlaması böylece bizim savunma hattımızı aşıp kendini bizden biri
gibi göstermesi gerekmektedir.
Bizden
biriymiş, bizi düşünüyormuş, bizi seviyormuş algısı vermek için en etkili ve
kolay yolun iyilik yapmak olduğunu bilenler bu yolu kullanırlar.
Bizim
istemimiz dışında gelişen adı iyilik olan bu davranışlar bize kendini iyi
gösterenin bizden alacağını alıncaya kadar devam edeceğini, aldıktan sonra bizi
görmezlikten geleceğini, tekrar bizden bir çıkarı olmadıkça selam bile vermeyeceğini
bilmemiz gerekmektedir.
İki
yüzlü olarak ve maksatlı yapılan iyiliğin Tanrı katında iyilik olmayacağını, bu
işin şeytanın işi ve huyu olduğundan kabul edilmeyeceğini öğrendik, anladık.
Müslüman
kişi bir kere aldatılabilir.
Aynı
hataya düşen imanını tekrar güçlendirmesi gerekmektedir.
Allah’a
kendini adamış kişilerin sözlerinin nefisten, benlikten, şeytan oyunlarından
temizlenmiş sözler olduğunu, sağlam bilgi, iyiliğe götüren kesin bilgiler
olduğunu bilmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
Allah’a
kendini adamış kişilerin sözlerinin kesin doğru, sağlam bilgi olduğunu
anlayanların, yaşayanların sadece sözlerinde kalmadıklarını sevgi bağı kurarak
bir sevgili olarak kendilerine bağlandıklarını, Mevlana Hazretleri ile Şems
Hazretlerinin ilişkilerini örnek aldıklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ