1910- Sus!
Bülbülsen
yürü, kanadını aç, gül bahçesine uç;
Bülbül
de dikenliğe gelir amma nadirdir (Az rastlanılandır)
bu, bazı-bazı ancak.
Gökyüzünden
her an, şaşılacak bir sestir geliyor;
Fakat
hal sahibi olandan başka kimsecikler o sesi duymuyor.
Ey
eşek (Duygudan yoksun, kaba hayvan) gibi başını
aşağıya salan, şu suyu az iç, şu çayırı az otla;
Bir
ancağız da başını kaldır da yukarıya bak, belki bu alamet (İşaret) bir delil görürüsün, olur ya.
Sâki
(Sunuş yapan), şu âhir (Sonraki)
zamanda gök küpünün ağzını açtı, ruhlardan bir ordusu var, şaraptan da bayrağı.
Nerde
dünyada o aslan yürekli ki (Çok yiğit, hiçbir şeyden
korkmayan) ona lâyık bir bahadır (Gücü ve
yılmazlığıyla üstünlük gösteren kazanan) olsun, aslanları avlayacak
derecede yiğitlik gösterirsin?
Erle
oturup şarap içenin de padişah olması, er (İşini iyi
bilen, yetenekli) olması gerek.
Şirk
koşan kulak, ne çaresiz kulaktır ki gökyüzünden gelen sesi duymaz;
Tanrı’dan
bir rahata, bir huzura (Eminliğe) kavuşmamış
can, çaresiz candır, tadı tuzu yoktur o canın.
Ne
olur bir gececik canı, “Yarabbi” demekten halâs
(Kurtuluş sebebi) etsen;
Beden
kabrinden çekip çıkarsan da geniş bir alana götürsen!
Ayaktan
ipi çözersen gökyüzüne dek uçarsın, gökyüzü gibi her çeşit kırılıp dökülmeden,
her türlü âfetten (Felaketten), zarardan emin olursun.
Canın
birliğine kavuşur da ecel kılıcından kurtulursun, öylesine bir bahçeye girersin
ki orda güz (Sonbahar) mevsiminin yağması hiç mi
hiç yoktur.
Susayım!
Susayım
da aşk, kendisini kendisi anlatsın, canı besleyip geliştiren, ucu sonu olmayan
bir anlatışa dalsın.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Yapımızda bir
güzellik varsa ona uygun yere ve kişilere doğru hareket etmemiz, gitmemiz
gerektiğini öğrendik.
2.
Gökyüzünden
gelen, Allah’tan gelen mesajlara dikkat kesilip dinlemek için can kulağını
işler hale getirmemiz gerektiğini öğrendik.
3.
Hayvanlarda
sadece hayvani akıl olduğundan ve bu ruhu beslenmek için yere doğru baktığını
öğrendik.
4.
İnsanda hayvani
akıldan başka insani aklın da olduğunu, insani aklı devreye sokarak gökyüzüne
de bakması gerektiğini öğrendik.
5.
Gökyüzünden güzelliklerin
indiğini bunu ancak özgür ve korkusuz olan yiğitlerin duyup görebileceğini,
yararlanabileceğini öğrendik.
6.
Canımızın
bedenimize geçici bir süre hayat vermek için geldiğini, bunu anlayanların
canlarını canın geldiği yere götürerek bütün canların bir olduğu topluluğa
katarak ebedi yaşamı şimdiden görüp sahip olabileceklerini öğrendik.
7.
Yeryüzüne bizi
bağlayan sevgi bağlarından kurtulmamız gerektiğini, canımıza gökyüzünde emin
bir yer bulmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Aşk yolculuğu ile göklere canımızı
taşımamız, birlik içinde emin ve huzurlu ebedi yaşamı istememiz, dünya
bağlarından kurtulup huzur ve eminlik içinde yaşamımıza kıyamete kadar devam
etmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ