4 Şubat 2015 Çarşamba

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT1840 İNCİ BEYİT

1840-  (Yarabbi!)
Murdar bir kuzguna benzeyen bedeni (Bedel ödemeden, uğraşı vermeden kazanım sağlamak isteyen vücudu), leşe rağbet (Sevdiriyor, istek, arzu, ilgi) ettiriyor, dudu kuşuna (Söz söyleme yeteneği olan kuşa söz öğretilir ve kuş bu sözleri söyler) benzeyen tertemiz canıysa sarhoş şekerler çiğner bir halde yücelere çekiyorsun.

Dertli, yorgun halinde, sebepsiz bahanesiz, Meryem’e kuru meyvesiz hurma dalından yaş hurmalar veriyorsun (Meryem suresi 25. ayet).

Yusuf, topraklara, kanlara bulanmış bir halde kuyunun ta dibinde, zebunken her an gizli bir yoldan onu tutuyor, yücelere çıkarıyorsun ey canım benim!

Yunus amansız denizde, bir balığın karnında mahpusken tutuyorsun inci gibi ta denizin dibinden kendi yanına alıyorsun onu.

Gönül sarhoşlarının meclisinde melekler sofrasını yayıyor, Mesihâ (İsa peygambere gökten gelen) yemekleri sunuyorsun gönül sarhoşlarına.

Başka bir terci’ (Konunun başına dönmek) de şudur:
Bugün sofra (Hazırlanmış gıdaların sunulduğu zemine) çekmedesin, can cennetini kerem (Büyüklük) etmede lütfetmede (Bağışlamada), konuğun önüne getirmedesiniz.

Âşıkların gönül derdini ne de hoş, dermanın bulunduğu yere çekiyorsun;
İştiyak (Özlem) çeken her susuzu, ta abıhayat kaynağına kadar götürüyorsun.

Fakat padişah olmayandan başkasını anlar, duyar bir gönle sahip bulunmayandan gayrisini nasıl olur da çekersin?
İnsan olan herkesi tutuyor, böylece çekiyorsun.

Padişahlar padişahı sensin, sonu bulunmaz ihsan sensin;
Şu âhır zaman kıtlığında kerem, lütuf sofrasını yayan ancak sensin işte.

İki üç aşağılık yoksula karşı öylesine gönül alçaklığı gösteriyorsun ki;
Sanki edna (Pek aşağıda, en alçakta olan) bir kulsun da padişaha sofra götürmedesin.

                                 ***   
DİVAN-I KEBİR1
MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN+
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Bedenimizin dünyaya ait olan istek ve bu yönde beklentilerinin olduğunu öğrendik.
2.    Canımızın temiz olarak yücelere çıkmak yeteneğinde olduğunu,  mıknatısın demiri çektiği gibi Allah’ın çektiğini öğrendik.
3.    Allah’ın sebeplere bağlayıp verdiği gibi sebebe bağlamadan da iyiliklerde bulunacağını öğrendik.
4.    Allah’ın temiz cana her türlü sunuş yaptığını öğrendik.
5.    Yaratılan her insanın yüce sofrada payı olduğunu ve çekim halinde olduğunu öğrendik.
                        *                 
İşte böyle yaren,
Allah’ın her kulunu yüceler çıkabilmesi için olanak sunduğunu, bunu sebepli veya sebepsiz yaptığını fakat herkesin bunu anlayamadığı, göremediğini, duysa bile inanmadığını öğrendik, anladık.

Dünyaya, vücuduna sıkı sıkıya bağlı olanların ve önemseyenlerin canlarını hapsettiğini, gönlüne gelen “Yaklaş, buyur” sesini duymadıklarını öğrendik, anladık.

Yaklaş, buyur”  Davetini duyanların dünya ve vücuduna bağlı kalmaktan kendini kurtaranların olduklarını, canlarının bu davete uyup yücelerde Allah’ın kurduğu sofraya doğru gittiklerini öğrendik, anladık.

Allah’ımızın çok alçak gönüllülükle bize hizmet ettiğini, ağırladığını öğrendik, anladık.
                                 *                                          
RAVLİ


Popüler Yayınlar