30 Ekim 2011 Pazar

MEVLANA VE YEMEK


Celaleddin-i Müstavfi (Tanrı rahmet etsin) büyük bir ziyafet tertip etmiş ve bütün ileri gelenleri çağırmıştı.

Sofraları kurup iftar için misafirleri sofraya çağırınca herkes tam bir istek ve iştahla gelip yemeğe başladı.

Mevlana iftar etmedi ve yemeğe rağbet göstermedi.

Müstavfi, baş koyup yemesi için çok ısrar etti ise de Mevlana özür dileyerek “ Midem çok zayıfladı.
Şimdi o, sırtı yaralı bir hayvana benziyor.

Tıpkı bir hayvan gibi onun da sırtına palan vurulmak istendiği zaman inleyip çöküyor ve yükünü taşıyamıyor.
Eğer o, dövülüp ezilmemiş olsaydı, birkaç köfte yerdi dedi.

Zavallı Müstavfi, Mevlana’nın bu sözlerinden müteessir oldu;
Aşarı derecede kullukta (Sevgiye bağlı olarak) ve hizmette bulunup müridi oldu.

Dostlara da çok kıymetli hediyeler verdi.
O günü kavvellere (Gazel okuyan, rebab çalan) üç bin dirhem bağışta bulundu.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
  1. Çok yemek yenince mideye yük vurmak gibi olacağını ve midenin hasta olup çökeceğini öğrendik.
  2. Başkalarının davranışlarına bakmamamız, kendi özel durumumuza göre davranmamız gerektiğini öğrendik.
  3. Davete gitmek gerektiğini ancak bir şeyler yiyip yememek için kendi durumumuza göre doğru tercihler yapmamız gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Aç da olsan, çok çekici ve davet edici kokular ve ortam olsa, ısrar da etseler, üstelik bedava da olsa kendi kontrol davranış sınırlarımızı korumamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                         *
RAVLİ






Popüler Yayınlar