30 Ekim 2011 Pazar

MEVLANA VE RAHİP


Deyr-i Eflatun (Eflatunun kilisesi) manastırında birçok fenleri bilen yaşlı hâkim (âlimlere ders veren) bir rahip vardı.

Arkadaşlar, gezmek için oraya her geldiklerinde, bu rahip onlara türlü hizmette bulunur ve çok itikat (gönülden tasdik ederek inanma) gösterirdi.

Çelebi Arif’i çok severdi.
Bir gün arkadaşlar “ Sen, Mevlana’yı nasıl gördün ve bildin? “ diyerek ondan bu itikadının sebebini sordular.

Rahip şöyle anlattı:
Siz onun kim olduğunu nasıl ne biliyorsunuz?
Ben ondan hadsiz kerametler, birçok mucizeler görmüş ve onun candan bir kulu ( Tam bir doğrulukla sevgiyle inanarak bağlanan) olmuşum.

Geçmiş peygamberlerin hayatlarını İncil’de ve onların kitaplarında okumuştum.

Hepsini onun mübarek zatında müşahede (gözle görme) ettim; onun hakikatine iman getirdim.

Yine bir gün burayı şereflendirmişti.
Kırk güne yakın, bir hücrede halvet (Yalnız olarak ibadet) etti.

Halvetten çıktığı vakit, onun mübarek eteğini tuttum ve “ Yüce Tanrı Kuran-ı Mecid’de (Sonra onlardan Cehennem’e girmeğe layık olanları biz daha biliriz) (Meryem suresi 70) buyurmuştur.

Mademki hepsinin vücudu ateş olacak, o halde İslam dininin bizim dinden üstünlüğü nedir? Ve bu nasıl olacak? “ dedim.

Mevlana hiçbir şey söylemedi.
Bir an sonra işaret edip şehre doğru yola koyuldu.

Ben de o ulu kişinin arkasından yavaş-yavaş gittim.
Mevlana birdenbire şehrin kenarında bulunan bir fırına girdi.

Fırıncılar, fırını kızdırmışlardı.
Benim siyah inci ipek elbisemi aldı, kendi ferecesine sarıp fırına attı.

Başını önüne eğerek bir müddet bir köşede oturdu.
Büyük bir dumanın çıktığını gördüm.

Kimsede söz söylemek mecali yoktu.
Ondan sonra Mevlana “ Bak!” diye buyurdu.

Baktım, fırıncının mübarek fereceyi dışarı çıkartıp Mevlana Hazretlerine giydirdiğini gördüm.

Ferece tertemiz olmuştu.
Benim ipek elbisem ise tamamıyla yanmıştı.

Mevlana “ Biz böyle giyeriz, siz de öyle giyersiniz “ buyurdu.
Bunun üzerine derhal baş koyup mürit oldum.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***
Neler öğrendik:
  1. Giysinin dini öğretileri temsil ettiğini öğrendik.
  2. Kilise öğretisinin Cehennem’de insanlara fayda vermeyeceğini, ateşten koruyamayacağını öğrendik.
  3. Hazreti Mevlana’nın İslam dini temelli öğretisinin insanları temizlediğini ve ateşin bu öğretiye zarar veremeyeceğini, insanları kirlerinden temizlediğini, bu örtü içine girenleri ateşin yakmadığını öğrendik.

İşte böyle yaren,
Bu öğrendiklerimiz bir aklın bir felsefenin, bir kişinin zekâsıyla oluşturulmuş hayellerin akla kabul edilebilir hikâyesi değildir.

Tanrı hakikatinin Mevlana Hazretleri vasıtasıyla bizleri aydınlatması, gerçekliğini bir defa daha bize doğru olduğunu göstermesidir.

Zekâ sahiplerinin ve bilginlerin akıllarının inanmasını kolaylaştırmak ve görsel olarak tereddütlerin giderilmesi bakımından önemini öğrendik, anladık.
                               *
RAVLİ

Popüler Yayınlar