Yine bir gün Sultan Veled Hazretleri (Tanrı bizi onun kuvvetlendirilmiş sırrı ile
kuvvetlendirsin) hikâye etti
ki:
Şam’da tahsil ettikten ve türlü ilimlerde
parmakla gösterilen bir hale geldikten sonra Haleb’e gittim.
Tartışmaya bayılan bütün bilginleri, her
fenden sordukları suallerde yendim.
Kimsede söz söylemek ve övünmek mecali
kalmadı.
Konya’ya ulaştığında şehrin bütün fazıl
kişileri babamın medresesinde toplandılar.
Babam, benden güzel ve hoş bilgi
armağanları istedi.
Ben de hazırladığım garip nükteleri
başından sonuna kadar anlattım.
Ben, manaların (kendine verdiği) zevk dolayısıyla babamın bu
latifelerinden zevk almadığını, onlarla uğraştığını, kendimin de bu fende eşi,
benzeri olmayan bir kişi olduğumu sanmıştım.
Babamın derhal o nükteleri olduğu gibi
tekrar ederek açıklamalarda bulunmasından hepsi şaşa kaldılar.
Ayrıca, o nükteleri değiştirerek o kadar
deliller ve kendi inhisarında (Kendisine
ait) olan şeyler açıkladı ki,
anlatılamaz.
O açıklama sırasında sözün zahirini (görünen anlamı) batınına karıştırttı (gizli ve arka planda gelen manasını).
Hazır bulunanlar arasında bir çığlıktır
koptu.
Ben de elbiselerimi yırtıp onun mübarek
ayakları altında yuvarlandım.
Bütün bilginler de bu anlayış ve
ferasetinden (anlayışlılık,
çabuk seziş) ötürü şaşa
kaldılar.
*
Yine Veled Hazretleri buyurdu ki:
“ Genliğimin ilk çağında, babam
hazretlerinden Akıncı Medresesinde hikâye okuyordum.
Okuduğum yeri bitirince babam, orayı tekrar
etti ve hemen arkasından; fakat başka bir ibare ve acayip bir tarda yine okudu.
Bununla beraber meselenin manası nasılsa
öyleydi.
Herkes onun söz, hafıza ve velayet (velilik) kuvvetine şaşıp kalmışlardı.
*
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki M.E. B. yay. 489
***
Neler öğrendik:
1. Mevlana Hazretlerinin zeki ve bilgili
olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Yolunu izlediğimiz Mevlana Hazretlerinin
çok özellikli olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ