30 Ekim 2011 Pazar

MEVLANA VE TOPRAĞI ALTIN ALTINI TOPRAK YAPMAK SANATI


Mevlana Hazretleri bir gün buyurdu ki:
Toprağı altın yapan erlik, altını toprak yapan ise insanlıktır.
Tanrı’ya şükürler olsun ki biz, her ikisinin de pehlivanıyız.

ŞİİR:
Biz erlik sanatını Tanrı’dan öğrendik.
Biz, aşk pehlivanı ve Muhammed Hazretlerinin dostlarındanız.”

                                         ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki M.E. B. yay. 489
                                         ***
Neler öğrendik:
1.    Toprağı altın yapmak sanatının insanın içinde ve bütün vücuduna karışmış, gözükmeyen değerli ve değersiz olan huyları ayrıştırarak değerli olanları öne ve başa, gerdana, parmağa, ele takılıp, herkesin görebileceği şekle getirmek olduğunu öğrendik.
2.    Vücudumuza karışmış değersiz, kötü, fena huyların, iyi huylarla karışık olmasının insanı bulandırdığını, kafa karıştırdığını, doğru seçeneklere ulaşmayı zorlaştırdığını öğrendik.
3.    İç içe girmiş, kişinin kendisinin bile ayıramadığı iyi-kötü huyları ayrıştırılarak herkesin değer verdiği, kullandığı, işe yarayan, ihtiyacı karşılayan, doğru yerde zamanda ve kişiye uygun kullanılmasını, insanlık hizmetinde kullanılmasının ustalık istediğini öğrendik.
4.    Karışıklıktan kurtulmak, doğru sandıklarımızdan kurtulmak, kararlarımızda berraklık ve saflık kazanmak bir sanat olduğunu, bu sanatın ustası Hazreti Mevlana ve hanedanının olduğunu öğrendik.
5.    Bu ustalığın sırlarını Mevlana Hazretlerinin aşk yolundan ve Peygamberimizle olan dostluğunun getirisinden Tanrı’dan öğrendiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,
Mevlana Hazretlerini ve onun dostlarını tanıyarak ve severek ve onların sözlerini doğru kabul ederek yol almak gerekmektedir.

Önceleri fazla bir anlamlı bulmayabilirsin.
Fakat bu anlamlı bulmaman sendeki alt yapı eksikliğindendir.

Hiç acele etmeden bizlerle birlikteliği devam ettirmelisin.
Bu öğreti kavramlar üzerinden olduğundan uzun bir zaman sürecektir.

Önce sendeki kavram kargaşasına son verilme sağlanacaktır.
Yani sen içinde çeşitli madenlerin birbirine karıştığı topraksın.
Çünkü Tanrı insanı balçıktan (Toprak ve su karışımı) yarattı.

İçindeki tüm huylar bir-bir ortaya çıkartılarak ayrıştırılması, aynı şeylerin bir araya getirilip görünür kılınıp, tanımlanması ve doğru yerde korunması, kullanıma hazır duruma getirilmesi gerekmektedir.

Diğer bir anlatımla kendini ve özelliklerini tanımaktır.
Yani kendimizi tanımazsak ne başka birilerini tanıyabilir, anlayabiliriz ne de Tanrı’yı ve Tanrı dostlarını anlayabiliriz.

(Birinde kötülük gördükten sonra “ Ben onu kendim gibi bilmiştim” cahilliği itiraf eder gibi bu sözü dememek için önce kendimizi tanımamız gerekmektedir)

Olgun, kâmil, erdemli dediğimiz tüm büyükler “ Kendini tanı, içine doğru git, her aradığın sende var diye bu çalışmayı yapmamızı işaret eder.

Tabii ki bu erlik isteyen bir iştir.
Herkes kendisiyle yüzleşemez.
Kendi kötü huylarını tanıdıkça, ortaya çıktıkça bu alandan kaçmaya çalışırlar.

Ey yaren kaçma, korkma.
Tanrı Tövbe kapısını sonuna kadar açmıştır.
Bizim kaçmamızla, yok saymamızla, görmezlikten gelmemizle durum ve şartlar yani gerçek değişmez.
                                 *
Altını toprak yapmak ise gururdan, kibirden, kendini beğenmişlikten, farklıyım ve üstünüm diye kendini halktan ayırıp faydadan uzaklaşmaktan kurtulmak için alçak gönüllülüğü öğrenmektir.

Hilm sahibi olmayı, yani fayda sağlayan yavaşlık ve yumuşaklıkla hoşgörü oluşturarak bunu huy haline getirip kişiliğimize yerleştirmektir.
                                  *
Bu iki aşamalı büyük iş için güçlü pehlivan olan Hazreti Mevlana’nın bize öğrettiklerini öğrenmemiz gerekmektedir.

Bu çalışma her insanın muhakkak yapması yazımdır.
Bir insan kendi başına bunu yapamaz.
İlla ki ona öğretecek, denetleyecek, yanlış gidişleri durduracak kişi gerekir.

Eğer yaşayan bulamazsan Mevlana Hazretlerinden maneviyatından yardım almalısın.

Ayrıca daha önce yayınladığım siteden bloğa girerek ilk yazılardan başlayarak buraya kadar gelmeni öneririm.

Bu yazılara yüklenmiş nuru inşallah kalbini hazırlayarak yer eder ve muhafaza edersin.

Tanrı nasip etti ise velileri sever ve istersin.
Nasibin yoksa merakını giderir, dünya âleminde sıradan bir insan gibi yaşar ölürsün.

Mevlana Hazretleri ebedi sevinci öğrettiğini, kalite ve kıymetli olanın kolay elde edilmediğini bilmelisin.

İnşallah bizimle birlikte ölüm sonrası hayatta birlikte olmak arzun uyanır.
                                  *

RAVLİ

Popüler Yayınlar