(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
Hepsi de yanılmış da a Tanrım demiş;
Nerdesin?
Hepsi de rahmetle (Bağışlama, yarlıgama, merhamet etme) bir yatakta
yatmış;
Hepsi de nazla (İlgiyle, sevgiyle) -nimetle (Yaşamak için gerekli her şey) gelişip yetişmiş
hepsinde yoksulluk (Sadece Allah'a muhtaç olanların
giydiği hırka) elbisesine bürünmüş devlet şehzadesi (Padişahlığa hazırlanan çocuk) kesilmiş.
Bu kavuşmayı, bu buluşmayı görünce
her yana koştum;
Aradım-aktardım;
Ayrılık nedir, adını diye duyamadım.
Hani o değil de onun yerine geçen
diye bir addır, söyleniyor ya;
Olsa-olsa engellik kıskançlığından (Sevilen birinin, başkası ile ilgilendiği kanısına
vararak, bu ilişkiyi engellemeyi sebep
olarak görmeden) meydana gelen birşey..
Yoksa yerine geçiş de ne, engellik (Buluşmayı engelleyen sebep olan) de kim?
Hepsi de düzen (Kıskandırarak hareketlenmeyi sağlamak oyunudur).
Ölümsüzlüğün canından, o güzel
yüzlüyle buluşmadan başka birşey yok., Bilgisizliğinden başka türlü tanık olma
da herze yeme (Yersiz söz söyleme, gereksiz
davranışta bulunma) .
A dost, o Tanrısal şarabı sun, o
Tanrısal şarabı.,
Onda ne mahmurluk (Sarhoşluğun sebep olduğu sersemlik) zahmeti var,
ne ayrılık korkusu.
Onun yeri ağız değildir;
Bütün parçaları (Her zerresinin sözü olan) ağızdır onun.,
Bitkisi yerden bitmez;
Gökten biter o, gökten.
O şaraptan (Tanrı
şarabından), kutsal can kesilen (Canını
Tanrıya adamış kişi) koku alır, haber duyar.,
Öylesine kişi ölü değildir ki tutsun
da akbaba kapsın onu.
İmran oğlu Musa, "Bana görün" der de sakıylik (İnsan ruhuna Allah'ı sevdiren, Allah nuru saçan kişi
Tanrı şarabı ikram) ederse Turdağı'nın gönlüne girer de taştan bile ışık
doğar.
Ramazan ayının la'l (Kırmızı) şarabı, gizli kadehlerle her yerde
sunulur-durur sana.,
Nerdesin, bilmezsin, haberin bile
olmaz.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ
GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1.
Aşıkların hepsi
de Allah'a kavuşma ümidinde ışık içinde yol aldıklarını, Allah'ın iyiliklerine
bağışlarınakavuşmalarına rağmen Allah'ı aramaya, tanımaya devam ettiklerini,
Allah'ım nerdesin sözünü hep söylediklerini öğrendik.
2.
Aşıkların hepsi
de ölünce yok olmadıklarını, bağışlanmanın, yargılanmanın, merhamete kavuşmanın
huzuruyla uzanıp mezarlarında yattıklarını, sadece Allah'a muhtaç olmanın
yoksulluğunda padişahlığa hazırlanan şehzade gibi ilgi ve sevgi ile
süslendiklerini öğrendik.
3.
Allah'tan ayrı
olmayacağımızı, ayrı düşmüş gibi düşünmekle tekrar arayışa geçtiğimizi
öğrendik.
4.
Kişi beraberlik
içindeyden sahip olduklarının kıymetini kaybettiğini, dışa çıkıp içe baktığında
sevgilisinin başkasıyla ilgileniyor kıskançlığına girerek oyun oynamaya
kalktığını öğrendik.
5.
Ölümsüzlük seviyesiyle Allah dostlarıyla
buluşmanın değerli olduğunu bilmemiz, onların sunduğu mahmurluk veren, zahmetsiz,
ayrılık korkusunu yok eden Tanrısal
şarabı içmemiz gerektiğini öğrendik.
6.
Tanrı şarabını
ağız değil vücudun bütün parçalarının içtiğini, Tanrı şarabının gökten
bittiğini, gökten yeryüzüne indiğini öğrendik.
7.
Tannrı şarabı içen kutsal can olacağını,
Allah'tan koku alacağını, haber duyacağını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Ramazan ayında her
yerde gökten gelen Tanrı şarabı gizli kadehlerle sunulduğunu, farkında olup
bundan içen kişinin bu sarhoşluk içine bu ayda ışık haline geleceğini öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ