(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
4030. Kükreyen arslanla yüz-yüze gelmiştir de ondan dolayı yiğitleşmiştir...
Bağış haznesinden gelmededir de o yüzden lütuf, ihsan ıssıdır.
Sarhoş olmayan, insanlardan ürker, bundan seher yelinin kokusu geliyor diyecekler diye çekinir.
Yeter ey dost, samsa (Baklavaya benzeyen) böreğini çok yersen börekten ot kokusu duyarsın.
Senin için kınanmak, dünya halkı tarafından ayıplanmak, bir ayıp, bir ar (Utanç) değildir...
Gönlü ölmüş kişilerle savaşmak gerekmez zati.
Aşk, can tatlılığıdır, tüm taddır;
Tadın, tadışınsa zati bir şekli, bir rengi yoktur.
Aşk, denizden ayrılmış bir koldur, akar-gelir, gönüle dökülür... Denizin, incinin (Şekli değişmeyen mücevherin) yeri, daracık gönül olamaz.
Nefis kıyısını bırakda denizin dibine dal;
Böylesine bir denizde timsah korkusu yoktur sana.
Aynada toz-pas yoksa iki dünyanın şekil de tümden, aşk aynasından
Örünür (Şekillenir).
Aşk, tilkinin (Kurnazların) harcı değil;
Çünkü tilki de ne arslanın saldırışı vardır, ne kaplanın ululanması.
Ebedilik vakıfı (Bilmek, öğretmek için kurumlaşan) aşk medresesini kuralı sevenle sevilenin arasındaki fark kadar zor bir mesele ortaya çıkmadı.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
Aslını görüp de ayrı bir yoldan yolculuk edenin, aşk yolundan gelip Allah dostu ile yüzü yüze geldiğini, yiğitleştiğini, Allah dostu hazinesinden iyiliklerde bulunduğunu, armağanlar verdiğini öğrendik.
Aşk sarhoşu olmayan kişinin insanlardan çekindiğini, korku ve şaşkınlığa düştüğünü öğrendik.
Dostluk besleyenin çok yemekten çekinmesi gerektiğini öğrendik.
Aşk yolcusunun kınanmaktan, ayıplanmaktan çekinmediğini, çünkü kalbinde duygularının kaynağı körelmiş, ölmüş kişinin kınaması için savaşmaya değmeyeceğini, yapılanın utanç olmadığını öğrendik.
Aşkın canda olan tatlılık olduğunu, tüm yaşamı kapladığını, tadın rengi ve şekli olmadığın herkişinin bilemeyeceğini öğrendik.
Aşkın ilahi âlemden ayrılmış bir kol olduğunu, akım gelip kalpte oluşan duyguların kaynağını oluşturduğu, şekil değiştirmeyen, sırlarla dolu güzellikleri inciler meydana getirdiğini öğrendik.
Nefsin denizine değil aşkın denizine dalmak gerektiğini öğrendik.
Her ne görürsek görelim dünyada, aşkın güzellikleri ile hertürlü eylem ve olaylardan oluşan akışla meydana geldiğini öğrendik.
Aşkın insanı kaplan, aslan huylu yaptığını, tilki huyluların aşık olamayacağını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Sevenle sevilenin arasındaki farkı okul öğreniminden öğrenilemeyeceğini, ebedilik vakfında bu farkı bulmaya çalışıldığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
