(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
1930.
Eşeğin art tarafına Nizâmeddin dedim;
Bokböceğine,
değerli amber adını taktım.
Şu
dünya ahırında, lâf olsun diye her pisliğe, yeşillik adını verdim.
Kara
maymunun boynuna gerdanlık taktım;
En
aşağılık kişiye, en yüce dedim.
Aciz
kaldım da canın sıfatlarını toprağa verdim;
Candan
özür dileyin.
Her
şeytana, her lânetlenmişse, Âdem'in vasıflarını, Tanrı halifesinin sıfatlarını
verdim.
Kuzgunu,
yeşilliğin bülbülü diye çağırdım;
Dikene
selvi dedim, yasemin dedim. !
Şeytana,
Cebrâîl (Büyük melek) adını taktım;
Kengere
(Deve dikenine), ap-açık delil dedim-durdum.
Yazıklar
olsun ki lanetin, kötülüğün ta kendisine, tamahımdan (Doymazlıktan),
ne kadar aferinler dedim.
Kancık
eşeğe şehzade deyişim, eşekliktendi, akıldan değil.
Şu
yanlış sözden tövbe ettim amma bu kadarcık söylemem de yeter.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Zamanın uygunsuz ve ters işler yaptığını belli bir
konuda yeterli bilgisi olmayan, deneysiz kişileri şımarıkça davranacakları
yetkilere ve olanaklarla donatıldığını, işin ustalarına ise yalvarıp
yapacakları işleri zor bulduklarını öğrendik.
2. Yaşadığımız dünya karışıklık ve kargaşası bilgiliyi
dışarıda tutup, cahili iyi nitelikleri kendinde toplamış gibi varsayıp üstün ettiklerini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Bazı
kişilerin farklılıkları, değerlilikleri, terslikleri, aşağılık hareketleri
değerlendiremediği için sözlerin zıddı söylenerek hakikatini o kişi tarafından
anlaşılması sağlandığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ