(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
1910.
Ah, şu ben yok muyum?
Ne
de renksizim, ne de izimin tozu bile yok;
Kendimi,
ne vakit nasılsam, öylece göreceğim?
Dedin
ki:
Sırları
dök ortaya;
Benim
bulunduğum orta nerde, göster bana.
Böylece
hem hareketsizim, hem gidip durmadayım;
Şu
canım, ne zaman karara kavuşacak?
Bilmem
ki?
Öylesine
kıyısı-bucağı bulunmayan şaşılacak bir denizim ki, denizim de kendisinde gark (yok) oldu-gitti.
Beni
bu dünyada da arama, o dünyada da;
Bulunduğum
âlemde ikisi de kayboldu.
Yokluk
gibi kâra (Kazanca) da boş vermişim, ziyana da;
Kârsız-ziyansız
(Kazançsız-zararsız), bir acayip kişiyim ben.
Dedim
ki:
A
can, bizim ta kendimizsin sen;
Dedi
ki:
Şu
bulunduğum açıklık âleminde kendi de nedir ki?
Öyleyse
dedim osun;
Hay
dedi, sus, öylesine bir şeyim ben ki dile gelmeme imkân yok.
Dedim
ki:
Dile
gelmiyorsun, söze sığmıyorsun amma işte, seni dilsiz-sözsüz, söylemedeyim ben.
Yokluktan
Ay gibi doğdum, parladım;
İşte,
ayaksız olarak koşup duruyorum.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Benliğimizin çeşitliği olmadığını, benliğimizde
izlediğimiz yolun izlerinin olmadığını, benliğimizin o anda nasılsak onu o
şekilde göreceğimizi öğrendik.
2. Benliğimizin aynı yerde değişime uğramadan kaldığını,
canımızın istediğimiz yere gidip geldiğini öğrendik.
3. Mevlana Hazretlerinin kâr-zarar sınırlarından
çıktığını, gönlünün ve canının çok büyük âlemlerde olduğunu, arayanın
bulamayacağını öğrendik.
4. Mevlana Hazretlerini arayan kişiyi Mevlana
Hazretlerinin bulduğunu, kişinin araması ile bulamayacağını öğrendik.
5. Mevlana Hazretlerinin kendini bağlayan bağlardan
kurtulup kendini kaybedeceği âlemlere gittiğini, sonra da yeniden Ay gibi
parlak yüzle doğduğunu, kıyamete kadar hizmette koşup duracağını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
İnsanın
kendi üstünde kendince edindiği bilgiyi başkalarının kendisini nasıl gördüğü
bilgisine katarak benliğini oluşturduğunu ruh bilim
sözlüğünden öğrendik, anladık
Kişinin
kendi kendine ve ait olduğu topluma göre oluşturduğu benliğinin sıradan kişiye
sıkıntı verecek uyumda olacağını öğrendik, anladık.
Sıradan
olmayan, gönlü geniş, canı büyük, ruhu uzaklara ulaşabilecek güçte olanların
toplumun işlediği ve böyle olmalı dediği benliği beğenmeyip terk ettiğini,
dünyaya gelmeden önce tasarı âlemi olan Yokluk âlemine
Mevlana Hazretlerinin yardımıyla ve yönlendirmesiyle gidip yeniden benliğini doğdurmaları
gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ