2070. Ey Tebrizli Tanrı Şems’i, cana (İnsana) ne şekerler (Tatlılık,
içtenlik, sevimlilik) dökersin sen;
Tertemiz canlar (Mevleviler),
senden başkasıyla uzlaşmazlar, senden başka hiç kimsecik onları huzura kavuşturamaz.
A hercai (Sevdiğini devamlı değiştiren)
âşık, küpe (Geniş karınlı, dibi dar toprak kaba)
başını koy, ayık, akıllı kişilerle düşüp kalkma, kavgacı kişilerle dost olma.
Ayık olan, aklı başında bulunan kişi, küpe benzer,
savaştan, kavgadan başka bir şey bilmez;
Hâlbuki sen Ashâbı Kehf’in köpeğinin cinsindensin (Müminlerin peşini bırakmayan yapıda olansın), savaş,
kavga yok sende.
O akıllı köpek meyhane (Mevlevi
tekkesi) kapısına başvurdu, çünkü şekeri de o tapıda (Yerde) gördü,
tatlılığı da.
Hocam, şu güzelim yerden dışarı çıkma;
Seyir-seyran burada, sen de seyir-seyran ehlisin.
Nice çalgıyla neşelenip sarhoş olan var ki ahengi
bıraktı da o helvalar yiyen tatlı, güzel dudaklara düştü gitti.
Başını küpe daya, testiyi küpün yanına koy, sıçrayıp
kalkacaksan sıçra, kalk, küpün yanına var a kavgadan, gürültüden sarhoş olmuş
kişi.
Sevgili, bir bak bize, bakışların, görüşlerin
canısın çünkü sana nasıl gönlümü aldın diyebilirim ki gönlümüzün ta kendisisin
zaten.
Gönlümüzü ayaklar altına aldığın zaman canlar
neşelenir, ayak vurarak raksa girer;
Gönlümün ciğerini yaraladığın zaman gönül adeta
ballar yer, şekerler çiğner.
Kollarını saldın da oyuna girdin mi beden, canını
verir sana.
Cilvelendin, oyunlara giriştin mi ölüye bile bir
tuhaf hal olur, canlanır adeta.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Ashâbı
Kehf: Mağara
arkadaşları anlamına gelir,
Rivayete
göre Dıkyanus adlı hükümdar hükmettiği halkı puta secde etmeye zorlamış.
Yedi
kişi, bu harekette bulunmamak için kaçmaya karar vermişler ve şehirden
çıkmışlar.
Kıtmir adlı
bir köpek de peşlerine takılmış, kovmuşlar, taş atmışlar, hatta ayağı kırılmış,
fakat gene peşlerini bırakmamış.
Bunlar
da hoş görmüşler, köpekle beraber bir mağaraya sığınmışlar.
Orada
Tanrı, bunlara bir uyku vermiş, tam 309 yıl uyumuşlar.
Yel
bir yanları çürümesin diye Tanrı emriyle sağdan sola, soldan sağa çevirmiş.
Köpek
de mağaranın ortasında, ön ayaklarını yere yayıp uykuya dalmış.
309
yıl sonra uyanmışlar, bir gün uyuduklarını sanmışlar.
Sonra
güneşe bakmışlar, henüz batmadığını görünce yarım gün uyumuşuz demişler.
İçlerinden
birini bir şeyler almak için şehre yollamışlar.
Adamın
verdiği para geçmemiş, üç asır önceki para olduğunu anlamışlar.
Zamanın
hükümdarı iman sahibi imiş, duyunca bunları ziyaret etmeyi kurmuş.
Halkla
beraber o adamla mağaraya gitmişler, fakat mağaraya girince Tanrı, bunları
köpekleriyle beraber sırretmiş (Kehf suresi 9-26)
Neler
öğrendik;
1.
Tatlılık,
incelik, anlayış isteyenin Şems Hazretlerinin özümüze dirilik, güç ve yaşam
sunduğunu, temiz kişilerin kolayca anlayıp anlaştığını öğrendik.
2.
Akıllı kişilerin
savaş ve kavgadan başka bir şey bilmediklerini öğrendik.
3.
Akıllı kişilerden
Allah dostlarına yakın ve dost olanların sevimliliği, hoşluğu, şirinliliği elde
edeceklerini öğrendik.
4.
Din işleriyle
uğraşanın Allah dostlarının yaşamlarına yakın olmaları gerektiğini öğrendik.
5.
Allah dostlarının
insanı sarhoş eden Allah sözlerini dinleyen kişinin kavgadan, gürültüden uzak
hoş bir yaşam geçireceklerini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah dostlarının bizi eleştirip yaralamasının bile bize
kalıcı güzel nitelikler kazandıracağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ