Ba tamâ’ key çeşm-i dil Ruşen buved
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 2.inci cilt 579inci beyit açıklaması)
“ Kimde tama (Hırsla istemek, doymazlık, aç gözlülük, çok isteme)
varsa o kimse peltek (Tutuk, titrek) olur,
hakikati düz söyleyemez.
Tama’ ile hiç gönül gözü
aydınlanır mı?”
Gönül gözü tama dan körleşir.
Çünkü batın (İç, kalp, gönül)
gözünde fer (Işık, parlaklık, ziynet, süs, olgunluk,
vakar, iktidar, kuvvet) ve nur kalmaz.
Gönül gözü kanaatle (Aç gözlü olmayıp hırs göstermemek, kısmetinden fazlasına göz
dikmemek, helâl ile yetinip haramı istememek, az şeyi de olsa kısmetine razı
olmak) açılır.
Sabır (Acıya ve zorluğa katlanmak) ve kanaat sürmesini (Kanaat açısından bakmak) terk etme.
Gönül gözüne kanaat sürmesini
çek ki Hakkın nuruyla o göz açılsın.
Gönül gözü açılınca can,
gönül gözüyle nişansız (Alametsiz, işaretsiz) olan
Hakkın cemalini apaçık görür.
Zevalsiz (Yok olmayacak) olan cemali (Yüzü)
görününce de bu sebatsız olan cihandan (Yok olacak olan
dünyadan) melâl (Can sıkıntısı, usanç, gam)
gelir.
***
Gülşen-i tevhid İbrahim
ŞahidiÇeviren Midhat bahari Beytur
İnkılap ve Aka kitapevleri Koll.Şrt.1967 basım.
***
Neler öğrendik:
1.
Hakikati herkesin
olduğu gibi düz söyleyemediğini, lafı uzatarak-kısaltarak, bükerek-kıvırarak,
başkası üstünden misal vererek söylemeye çalıştıklarını öğrendik.
2.
Hırsla isteyenlerin,
doymazlık yapanların, aç gözlü davrananların, çok istemeyi alışkanlık haline
getirenlerin ne dedikleri anlaşılabilir ne de
istedikleri.
3.
Tama olanlar
maksatlarını sakladıklarından, amaçlarını gizlediklerinden, kendilerini akıllı
ve kurnaz olarak tanımladıklarını öğrendik.
4.
Kalp gözünün ve
kulağının, gönül gözünün ve kulağının tama’dan temizlenmeden aktif hale
gelemeyeceğini, gerçeği olduğu gibi anlayıp anlatamayacağını, dile
getiremeyeceğini öğrendik.
5.
Kanaat ve sabır sahiplerinin sözü olduğu gibi
söyleyebileceğini öğrendik.
6.
Kanaat
ve sabrı çok önemsememiz gerektiğini, bu
iki ayak olmadan Tanrı’ya doğru yol alamayacağımızı öğrendik.
*
İşte böyle yaren,
Dünya işlerinde kurnaz
davranmalar, hile yapanlar, göz boyayanlar, iradesi zayıf, düşkün olanlardan,
eksik ve yetersiz olanlardan istifadelerle elde edişleri kâr sayanlar aslında
küçük elde edişlerle kendilerini aldatırlar, kandırırlar.
Büyük av peşinde olanlar
küçük avlarla oyalanmazlar.
*
RAVLİ