(Mevlana
Hazretleri aşkı anlatıyor)
3840.
Bir müşteri gibi paramı-pulumu, tezce madenin (Çok
değerli şeyleri kapsayan kaynağın) aslının aslına götürdüm.
Can dedikleri altın kesiğini, şu kalp (Sahte) para basanlardan kaçırdım, kuyumcuya armağan
götürdüm.
Gayb âleminde, uçsuz-bucaksız bir dünya gördüm;
Kara
çadırımı o sınırsız yere götürdüm.
Ağlama
bana;
Bu
yolculuktan neşe’liyim ben;
Yolumu
cennetlerin bulunduğu diyara ulaştırdım.
Mezarımın
başına şu ince anlamlı sözü yaz:
Başımı belâdan, sınanmadan kurtardım.
A
beden, şu yerde bir güzelce uyu;
Senin
haberini göklere götürdüm ben.
Bağla
çeneni;
Feryatların
hepsini de dünyayı yaratana götürdüm artık.
Bundan
böyle gönül gamını söyleme;
Çünkü
gönlü de, gizli şeyleri bilene götürdüm.
Nazlandı
da ateşim ben dedi sana;
Evet,
fakat sevgin, güneşin, benim gönlümde.
Senin
sevgin olmadan bir gül kokarsam tiken gibi hemencecik yak beni.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1. Mevlana Hazretleri tüm varlığını aslının aslına
götürdüğünü, oradan canını paslanmayacak yüksek değerli hale getirdiğini, altın
işin ustasına bağışladığını öğrendik.
2. Mevlana Hazretlerinin ilim için varlığını harcadığını,
sırrın sırrını, özün özünü, aslın aslına ulaşmaya çalıştığını, bulduğunu,
oradan satın aldığı canını işin ustası olan Şems Hazretlerine verdiğini
öğrendik.
3. Şems Hazretleri Allah’ın bildiği, insanlara öğrettiği
kadarını bildiği gayb âlemine gittiğini, oraya yerleştiğini öğrendik.
4. Gayb âlemine ulaşanların bu yolculukta çektiklerinin
değer olduğunu, küçümsemenin veya bu yolda sınanmalarına, belalarla
uğraşmalarına üzülmemek gerektiğini öğrendik.
5. Gayb âlemine yolculuk edenin bedeninin toprağa ait
olduğundan mezarında rahatça uyuması gerektiğini, sınanmaktan ve belalardan
kurtulmuş olacağını öğrendik.
6. Gönlümüzü üzülmemek gerektiğini, Allah’ın gizli ve
açık her şeyi bildiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah, Şems Hazretlerinin, Mevlana
Hazretlerinin sevgisi gönlünde olanın gül gibi kokacağını, diken gibi
yakılmayacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ