(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini olan aşkı anlatıyor)
3760.
Başı kesilmiş kamış gibi dalımız-budağımız yok, fakat sesimiz var.
Âşığın,
yanmış-kavrulmuş ciğeri gibi aşk ateşinden başka bir şeye lâyık (Uygun) değiliz.
Aşk
güneşinin zerreleriyiz (Bütünün en küçük parçasıyız)
biz;
Ey
aşk, doğ (Ortaya çık) da biz de doğalım.
Bizi,
zerreler arasında ara;
Zerrelerin
en küçüğüyüz biz.
Arar
da bulamazsan bir iz verelim de nerde olduğumuzu bil.
Gün
doğdu da saraya vurdu mu, sarayın (Büyük yapının)
üstünün, penceresinin çevresindeyiz biz.
A
benim orucumun, namazınım düşmanı;
A
benim uzun ömrüm, sürüp giden kutluluğum (Uğurluluğum).
Hangi
perdeyi (Doğruyu görmeye engel olan engeli) gerdiysem
yırttın;
Artık
perde germek çağı geçti gitti.
Ben,
yeryüzüne benziyorum, baharımsın benim sen;
Bütün
sırlarım, senin yüzünden meydana çıkmış.
Av
oldum, nasıl uçayım?
Sana
mat (Yenilmiş) oldum;
Artık
nasıl oynayayım?
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Mevlana
Hazretlerinin öğretisinin düzgün bir yapısı olduğunu, parçalara bölünmelere
olanak vermediğini, uygun kişiye
sesleniş olduğunu öğrendik.
2.
Mevlana
Hazretlerinin aşkın en küçük parçası olduğunu söylemekle aşkın büyüklüğünü
anlamaya çalışmamız, aşkın bir küçük parçası olmaya çalışmamız gerektiğini
öğrendik.
3.
Mevlana
Hazretlerini aşkın en küçük parçalarının içinde aramamız, inanç yapısının en
yükseğinde Şems Hazretlerinin ışığının vurduğu pencere çevresinde aramamız
gerektiğini öğrendik.
4.
Mevlana
Hazretleri sırlara perde koysa da aşkın bu perdeyi yırtarak sırların
görünmesini, bilinmesini sağladığını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana
Hazretlerini aşkın avladığını, hayat oyununu aşkın yendiğini, kişinin çaresiz
kaldığını, öğrendik, anladık.
*
RAVLİ