(Mevlana Hazretleri kendini anlatıyor)
630.
Lale, yanaklarını, yüzünü kızartı da dağdan, ayağı balçıkta olan sümbül,
çimenlikten erişti.
Süsen
kılıçla, yasemin siperle, yeşillik yaya, terü taze gül tatlı olarak ulaştı.
Fındıkla
haşhaş ovaya geldi, naneyle tere ırmak kıyısına.
Dostun
dostundan biri yardım bulmak için yeşilliklerin arkları, ayrı, ayrı.
Bütün
helvacıklar, işe koyulmak için şekerlerle, fıstıklarla dopdolu dükkânlar açtı.
Meyve
satanlar, her tepenin başında meyveler saçtılar, davullar çaldılar.
Fakat
sen gülden bahset, çünkü gül, onun rengindedir;
Boyuna
kokuya dair sözler et, çünkü peridir sevgili.
Bülbül,
kumru, daha yüzlerce kuş, ziyaret için bağa-bahçeye geldi.
Nergis
gözceğiniz gibi (Gözlerimi açıp, ağzımı kapatarak)
susuyorum;
Artık
çayırlıkta-çimenlikteki kuşların hutbelerine (Duasına
ve öğütlerine) kulak ver.
Kapıyı
aç, bir başka ham (Toplum kurallarını bilmeyen,
incelmemiş ) kişi geldi;
İki-üç
kadeh sunuver.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Allah dostuna
dost olana yardım ayrı-ayrı yollardan geldiğini öğrendik.
2.
Dünyanın
güzelliklerinin en güzelinin gül olduğunu, kokusunun Allah dostunun renginde ve
kokusunda olduğunu öğrendik.
3.
Her yaratılmış
güzelliğin Allah’ın güzelliklerinden kendi lisanında öğütler verdiğini,
inananlara dualar ettiklerini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Olgun
olmayan kişinin yanında yüceliklerden, güzelliklerden, Allah dostlarından
bahsedilmeyeceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ