(Mevlana Hazretleri kendini anlatıyor)
590.
Saki (İnsan ruhuna Allah’ı sevdiren Allah nuru saçan),
onun ateşlere düştüğünü görünce kadehi almıştı da duman gibi ona doğru
koşmuştu.
Onun
gamına, gönüller açan şarabı dökmüştü de devlet ona yüz göstermişti.
Ölümsüzlük
bahtını bulmuştu ya, git be elbise demişti;
Yokluk
zevkini görmüştü ya, ne diye varlık arayacaktı artık?
Yıkık
dünya, baykuşlara helal;
Yüzlerce
cumartesi, Musevilerin olsun-varsın.
Biz
yıkılmışız, meyhane erleriyiz;
Kalk,
kadehi doldur, gel, tez sun bize.
Bu
kadeh, o kadar latiftir (Yumuşak, hoş, ince bir
güzelliği olan) ki göze görünmez;
Beden,
can şarabını tadamaz bile.
Şu
bayram davulu, kulağa oradan geldi;
Ödağacının
feryadı, ateşle olur.
Yeter
artık, sus aşk duvağına gir;
Çünkü
dilber güzel, hâlbuki binlerce de hasetçi var.
Meyhaneye
(Tekkeye) vakfolmuş (Kutsal
saydığı bu yere hizmet etmek için kendini bu işe adayan) can, bahar
yaşayışı….
Kendine
gel, ömrün bir böylesine aklı başına geldi işte.
Dünyada,
can da elimi tutmada;
Dünyanın
gözü, sözlerime kulak vermede.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Dünyanın insanüstüne
giydirdiği elbiseden kurtulma çalışması içinde olan kişiye Tanrı erinin Tanrı
şarabı sunacağını, ölümsüzlüğü kazanacağını, madde ve manaya hükmeden biri
haline getireceğini öğrendik.
2.
Mevlevilerin
Allah aşkıyla sarhoş olduklarını, üzüm şarabı değil can şarabından kana-kana
içtiklerini öğrendik.
3.
Yücelere çağrının
gizli ve sesiz olmadığını, davul sesi gibi yüksek ve uzaktan herkesin duyacağı
şekilde olduğunu öğrendik.
4.
Kendisini kutsal
amaca adamış kişideki canın, hayaller peşinden
gitmiş aklının dönüş yaparak başına geldiğini, başkalarının ise hayali gerçek sanarak ömür tükettiklerini öğrendik.
5.
Kutsal amacı
olanların ve bu amaca hizmet edenlerin aklı başında kimseler olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana
Hazretlerinin sözlerinin canından gelen sözler olduğunu, dünyadaki can sahibi
kişilerin bu sözleri dikkatli dinleyip, gereğini yapmaya çalıştıklarını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ