3440.(
Mevlana Hazretleri Âşıklarına Şems Hazretlerini
anlatıyor)
Gözüm,
dilsiz-dudaksız senin görülmemiş, eşsiz vasıflarını (Özelliklerini)
gönüle söyledi;
Gönül,
baştanbaşa göz (Sevgi, ilgi, gönül bağlantısı)
oldu gitti.
Gözlerim
senden gönüle haber götüreli gönül iki gözüme dua edip durmada, gözlerine
sağlık diye gene sana yalvarıp yakarmada.
Gökyüzü,
yüzlerce mumla gece-gündüz, senin gönüller alan o güzel gözlerini aramada,
dönüp durmada.
Kâsede
nimet kalmadıysa, kese boşaldıysa ne çıkar?
Cana
canlar katan yüzün, yüzlerce can veriyor, yüzlerce gönül bağışlıyor bize.
Havana
düştüm de bu yüzden evim-barkım, dükkânım-işim yıkılıp gittiyse ko (Bırak) yıkılsın;
Bu
yıkık yere senin ışığın vurdu, harabemi sen aydınlattın ya.
A
benim canım, razılığın (Benimseyen, isteyen, kabul
eden, uygun gören) gönlün gam yemesindeyse (Üzüntü,
sıkıntı duymasın da) razı olasın diye gama yüzlerce gönül veririm ben.
Senin
gam havanında bir güzelce döv, ez beni;
Senin
tutya’n (Göze sürme olan malzeme) olur, bu
ezişinle gözlere çekilirim, gözleri aydınlatırım ben.
Söyleyen
ben değilim amma gene de susayım;
Söz
senindir, halkın sözleri, senin sesindir ancak.
A
gül bahçesine benzeyen yüzünün hayali geldi de dudaklarına dair şeker hikâyelerini
haber verdi.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
**
Neler
öğrendik;
1.
Allah dostlarının
ilişkilerinin gönülden gönüle olduğunu, bu ilişkiyi, bu söyleyişi, bu bakışı
başkalarının anlayamayacağını, ancak bu iki kişiden birinin açıklaması ve
diğerinin buna razı olmasıyla haberdar olabileceğimizi öğrendik.
2.
Söz Allah’tan
gelmiştir ve değerli sözlerin kaynağının Allah olduğunu, bu sözleri Allah
dostlarının söylediğini, bizim bu sözleri anlamaya ve kendi özümüze almaya
çalışmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah dostlarının hayali bile ona aşık olana dudaksız,
ağızsız, dilsiz, sessiz başkalarının duymayacağı çok şeyler anlattığını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ