2970.(
Mevlana Hazretleri Tanrı dostu sevgili olmanın yolunu
anlatıyor)
Şeker
kamışlığındaki duduların (Allah’tan öğrendiklerini
tatlılıkla söyleyen kişinin) nağmelerinden söğüt ağacı oynayıp duruyor,
çınar, iki elceğizi çırpıyor.
O
arılık, o neşe (Bir şey yemeden içmeden insanın üzerine
gelen anlatılması güç hoş duygu) olayı geldi-geçti mi aşk sufileri (Tasavvuf ilmiyle uğraşarak bu yolla Allah’a ulaşmaya
çalışanlar), sarhoş gibi birbirlerine sarılırlar.
Sel
nasıl durup dinlenmez, ta denize dek, akıp giderse can da Elest birliğini (Allah’ın.” Ben sizin rabbiniz değil miyim” sorusunun sorulduğu
yer ve zamana kadar) anar da sarhoşçasına bedenden fırlar çıkar.
Cüz
(Bütünün küçük bir parçası), tüm yayından bir ok
gibi fırlar-gider;
Fakat
tümden başka gidecek bir amacı, bir yeri yoktur onun.
Can,
binlerce deriden dışarı çıkar, bir hoşça yola düşer;
Ebedilik
yurdundadır işi-gücü.
Gerçeklerin
canları, o adlı-sanlı cana kavuşmak, ondan murada ermek için hem ona
sarılmıştır, onun eteğini tutmuştur.
Canlar,
aşkla onun eteğine yapışmıştır, o da ercesine, Kutup gibi hani, o ezeli eteğe
sarılmıştır, o eteği tutmuştur.
A
gönül, Tebriz’e git de bunu Tanrı Şems’ine sor;
Sor,
öğren de manalar Burak’ına bin.
Güzelim,
herkes, kendi cinsiyle uzlaşmış, kendi cinsiyle
kaynaşmıştır;
Herkes kendi tabiatına lâyık birisini dost edinmiştir.
Fakat
gönlünde senin dağın olan, hiç kimseyi seçemez;
Sana
av olan, nasıl olur da avlanabilir?
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
**
Neler
öğrendik;
1.
Her küçük
parçanın ait olduğu büyük parçaya katılmak için uğraşı verdiğini öğrendik.
2.
Allah’ın
sözlerini kendi tatlılığıyla karıştırıp sunan güzel insanlar olduğunu öğrendik.
3.
Her varlığın yok
olmak istemediğini, ebedi var olmak için çareler aradığını, ebedi var olma
yolunu bulmuşların eteklerine yapıştıklarını, tutunduklarını öğrendik.
4.
Şems Hazretlerinin
gönül verenlerin gizlenmiş manalara hızlıca kavuştuğunu öğrendik.
5.
Herkesin kendi
cinsiyle aralarındaki düşünce ve çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak
uyuştuğunu, karşılıklı anlaşmak ve uygun duruma getirmek için uğraşı verdiğini öğrendik.
6.
Herkesin huyuna
uygun, zevk ve beğenisini içine alan
özelliklerdeki kişilere yakınlaştığını öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Tebriz’li Tanrı Şems’inin gönlümüzde bir dağ olduğunu,
avını kendisinin seçtiğini, avlamayı kendisinin yaptığını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ