11 Aralık 2013 Çarşamba

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 233

Çunki takva best du dest-i heva
Hak küşayed herdü dest-i akl ra
 (Hazreti Mevlana, Mesnevi 3.inci cilt 1431 inci beyit açıklaması)

“ Takva (Günahlardan kendini korumak, şüpheli şeylerden sakınmak), heva ve hevesin (Zevk ve şehvetler. Boş ve geçici şeyler) iki elini bağlayınca, Hak aklın ellerini (Bağlarından) çözer.)

Merhaba ey şuh edalı (Şen ve hareketlerinde özgür olan) Şahidi’miz (İbrahim)!
Sen mest (Sarhoş, kendinden geçmiş) bir âşıksın.

Neler söylüyorsun neler?
Aşk denizinden inciler çıkarıyorsun.

Aşk şehrinden sır kumaşları (Herkesin söyleyemeyeceği gizli bilgilere sahip) taşıyorsun.
Mesnevi’nin aşk evinden türlü-türlü manevi tatlılar (Hoş güzel), yemekler (Ruhu besleyen gıda) sunuyorsun.

Bu havastan (Yüksek olanlara) da, avamdan (Aşağıda olanlara) da esirgenmeyen bir sofradır.

Bu sofrada herkes için yemek vardır.
Zengin olsun, yoksul olsun bize gelen, bize konuk olmaktan ganimet yer.

                                           ***
Neler öğrendik:
1.    Günahların, şüpheli davranılışların, zevke düşkün olmanın, boş şeylerle uğraşmanın insanın aklını bağladığını, elleriyle akıllı bir yapamayacağını öğrendik.
2.    İbrahim Şahidi hazretlerinin sırlarını aşk sarhoşluğu ile bizlere hediye ettiğini öğrendik.  
3.    Mevlevilerin sofrasında her seviyeden insanın yer alabileceğini, bu yoldan gıda ile ruhlarını besleyebileceğini öğrendik.
                                               *                                      
İşte böyle yaren,

Hak yoluna girenin işlediği günahlarından, yaptığı boş şeylerin, gereksiz zevke ve eğlenceye harcadıklarını düşündüğü zaman suçluluk duyacağını, Allah’ın kendisini bu durumda kabul etmeyeceğini düşünerek aklı karışacağını, ne yapacağını şaşıracağını öğrendik.

Bu şaşkınlıktan, dalgınlıktan korkup çekinmemiz gerektiğini, bunun geçici bir zaman olduğunu, Allah’ın aklımızı açarak doğru davranışlara yönlendirdiğini öğrendik, anladık.

Biraz daha açalım:
Toplumun değer yargıları, kendi duygusal durumlarımız, hormonlarımız aklımızı sınırlandırır.

Bu sınırlamalara helal-haram diye Tanrı emirlerini de katarsak elimiz kolumuz bağlı ne yapacağımızı şaşıran bil hale geliriz.

Bu durumu Allah’tan başka düzeltici bir güç yoktur.
O halde dua ederek Allah’ın bizdeki bu değişikliği yapması için sabırla beklememiz gerekiyor.

Mademki niyetin hayırlı bir iş elbette karşılığını misliyle alacaksın.
Hür iradenle aklını işte kullanır duruma geleceksin.

Korkmadan bu halin üzerimizden gitmesini beklememiz gerektiğini öğrendik, anladık.

                                              *                                                                                  RAVLİ    

Popüler Yayınlar