20 Ocak 2012 Cuma

ULU ARİF ÇELEBİ VE ANNESİ

Bir gün Kirake hazretleri (Tanrı ondan razı olsun) hikâye etti ki:
(Sultan Veled Hazretlerinin hanımı, Arif Çelebi’nin annesi)

Hudavendiğar Hazretleri, bu alçak dünyadan niteliksiz dünyaya göçtükleri vakit onun ayrılık ateşinden içim ateşli demirci ocağına dönmüştü.

Gece gündüz ağlayıp sızlamaktan ve uykusuzluktan hiç sükûn ve kararım kalmamıştı.

Çünkü ta çocukluğumdan büyüyünceye kadar bana karşı çok sevgi göstermiş ve bana sultanlık ve babalık etmişti.

O derece üzüldüm ki ölmekten korktum.
Üç gün üç gece hiç Emir Arif’in başına gitmedim ve ona süt vermedim.

O da Musa gibi hiçbir bayanın sütünü kabul etmedi ve bir şey yemedi.

Bir gece Mevlana’yı rüyada gördüm.
Mevlana, Mela-i A’la’nın (Göklerin tepesinden) yükseklerden bana işaret ediyor ve:

“ Fatma Hatun niçin bu kadar ağlayıp sızlıyorsun, eğer bunu benim için yapıyorsan ben bir yere gitmedim.
Eğer beni ararsan, ben, Arif’in beşiğinde ara.
Beni oradayım.
Benim nurumun kaynağı oradadır ve sırrım oradadır“ buyurdu.

Ben bu rüyanın heybeti ile uykudan uyandım ve sevgi sütleri mememden öyle bir akmaya başladı ki elbiselerim ıslandı.

Göğsümde bir sıcaklık peyda oldu.
Sanki beni kabz âleminden bast âlemine ( Kapanıp açılma, daralıp genişleme), sıkıntıdan, ferağlığa çekti, başımda taze bir hayat belirdi.

Derhal kalkıp, Arif’in beşiğinin başına geldim ve örtüsünü kaldırdım.
Arif iki gözünü açıp yüzüme baktığında, gülümseyerek çırpındı.

Sanki onun mübarek gözlerinden Hudavendiğar’ın Celallık (Büyüklük, ululuk) nurunun ışığı, benim canım üzerinde parlamaya başladı.
Gücüm bitince bağırıp, düştüm.

Bir müddet sonra kendime gelince Mevlana’nın nur denizinin Arif’in gözlerinde dalgalandığını gördüm.

O nurların dalgalarından binlerce mana incileri kendini gösteriyordu.

Ben, tam bir doğrulukla Arif’in beşiğinin ayaklarına kapanıp ona mürit oldum.

Onun sevgisini kendime can kıblesi yaptım.

Bu suretle kararı kalmayan canım sükûnet buldu.

Ta son zamana kadar bu sözümden dönmedim.

Her zaman da tam bir istek ve arzu ile onun hizmetinde bulundum.

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ Şark İslam Klasikleri 29
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
                                      ***

Neler öğrendik:
1.    Doğum öncesi ve sonrası annede olan hormonsal değişikler ve ihtiyacı olan kimyasalların eksikliklerin ve yaşamında olacak olan değişikliklerden dolayı hassaslaştığını öğrendik.
2.    Hassaslaşan kadının duygusal değerlendirmeler yaparak duygusal patlamalara neden olduğunu öğrendik.
3.    Duygusal patlamalardan sonra annenin his dünyasına girdiğini ve bu dünyada halisilasyon dediğimiz kendi düşünce ve bilgisine göre hayaller kurduğunu ve bu hayallerin gerçek gibi algılanıp tepki verildiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

İlahi âleme girmek ve oradaki gerçekleri görmek için bu aşamalardan geçmek gerekir.
Fatma Hatun bu aşamaları Arif Çelebi hamileliğinde ve doğumunda yaşamıştır.

Daha açık anlatayım:
Beş dış duygumuz olduğu gibi beş de iç duygumuz vardır.
Toplam 10 duygumuzu olumlu ve uyumlu bir hale getirerek amaçlanan hedefe yöneltmek ve bu amacın Tanrı huzuruna çıkmak olması gerekir.

Binlerce uyarı ve mesajla bunları hikâyelerin içinden sana arz ettik.
Bunların sende olan etki ve kimyasal değişikliğiyle herkesin baktığı ve aynı gördüğünü sen farklı görmeye başladın.

Aklının ve bilginin anlamana yetmediğini anladın ama yine de anlamaya çalışmak için uğraşmalarına devam ettin.

Duygusal dünya dediğimiz burasıdır.

Duygusal alanda henüz gerçeği göremediğin ve bulamadığın için kendi bilgin ve aklınla birleştirmeler ve ayrılmalar yaparsın.

(Örnek: Bir atın baş kısmına insan, bir çakalın baş kısmına insan şekli koymak gibi)
Bu alanda olanlar Tanrı diye birçok şekiller hayal etmişler ve bunları put haline getirerek tapınmışlar ve başkalarına gerçek diye takdim ederek inandırmaya çalışmışlardır.

     İşte bu alan his dünyasıdır.

Bu yere kadar davranışların davranış bozuklukları olarak tanımlanır ve hasta gözüyle bakılarak tepki verilir.
Sana deli, manyak, divane, hasta, psikopat, derler.

Ancak bu aşamaları kendine özeleştiri yapabilecek cesareti bulursan ve yaparsan kendini aşarsın, geliştirirsin ve beğenilen biri olursun.

Bu aşamalarda daima hakikati arayan olmalısın ki sayısız faydalar elde edebilesin.

İlahi âlem kapısına böylece gelirsin.
Bu kapıyı Yüce Tanrı izin verirse kapı açılır ve hakikatleri görürsün.
İmanı olmayan bu kapıdan giremez.

Yüce Tanrı izin verince kendisinin sevdiği ulu bir büyüğümüzü sever ve bağlanırsın.
O büyüğümüz sana yardım ederek kılavuzluk eder ve seni eşyanın hakikatine hazır eder.

Fatma Hatun annemizin durumunu herhalde anlamışsındır umarım.
Anlamadıysan bu sözleri doğru kabul et de İnşallah ileride anlarım diye Tanrı’ya dua et.

Sakın itiraz edip ret etme yoluna girme.
Aklın üstünde olan bu yol ve davranışlarda şaşırma, yanlış kanaate de sahip olma.

Sana nasıl geldin demezler.
Hoş geldin derler.

Yaren sıradan biri için bu yol çok zor ve zahmetlidir.
Sıradanlıktan çıkmak, sayılı ve saygın biri olmak istiyorsan geri durma.

Bu yol Tanrı’ya doğru olduğundan Tanrı yardımı alırsın da işin kolaylaşır.

Bu anlattığım aşamaları akılla gitmek istersen on bin senelik bir ömür gerektiğini bilmelisin.

İnşallah nasip ve kolay olur.
Âmin.
                                                  *
RAVLİ

Popüler Yayınlar