MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D192

Aşıkların (Aşırı sevgi ve bağlılık duyan kimselerin) gönüllerinin yanışlarında (Kalplerinde oluşan duyguların kaynağında) kıvılcımlar (Harekete geçiren etkenler) vardır;

 Gönülden olanların (Hiçbir mecburiyeti olmadan aşkı üstlenenlerin) gönüllerindeki derdin (Üzüntülerinin) belirtileri (Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden işaretler) vardır.

 Yanıp yakılanların (Elde edemediği için üzüntü duyanların) gönülden çektikleri (İçten gelen, samimi) ahı duymuşsundur ya;

 

Onun rahmet (Suçunu bağışlama, yarlığama, merhamet etme) tapısına geçer-gider o ah.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Aşıkların kalpte oluşan duygularından gelen sözlerin etkili ve kişiyi harekete geçiren sözler olduğunu öğrendik.

2.    Gönülden söylenen sözlerin olayın veya durumun anlaşılmasını sağlayan söz ve davranışları gösterdiğini öğrendik.

3.    Elde edemediği için çok üzülenlere Ah çekmeleri ile bağış kapılarının açılacağını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D191

Aşıkların gönüllerindeki sırrı (Aşırı sevgi ve bağlılık duyanların kalplerinde oluşan duyguların gizli kaynağını), çalgıcıdan (Müzik aleti çalan kişiden) duyun;

Onun feryadıyla beraber gönüllerin çevresinde dönün-dolaşın.

 Perde (Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için önüne gerilen örtü) ardında (Kendini göstermeden) ne dedi, ona inanırsanız söyleyeyim;

Yani dedi ki;

Perdeden (Doğruyu olduğu gibi görmeye engel olandan-Gizlilikten) hiç dışarı çıkmayın.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Aşıkların gönlündeki aklın erişemediği, açıklanamayan, kolayca çözülemeyen gizemi birazcık anlamak için müzik aleti çalanın duygularında bulabileceğimizi öğrendik.

2.    Müzik aleti çalanın uyguladığı, durakladığı perdelerde bir şeyleri aklın anlayamadığı şekilde dinleyenin gönlüne sır olarak aktardığını öğrendik.

3.    Doğruyu olduğu gibi görme, anlama, kabul edip yaşantımıza katmaktan asla vazgeçmememiz gerektiğini öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D190

Sevgilimin (Sevilen ve aşık olduğum Şems Hazretlerinin) aşkı (Aşırı segi ve bağlılık duygusu), beni kaptığı (Birdenbire yakalayarak, çekerek aldığı) günden beri komşum, feryadımdan (Haykırışımdan, çığlığımdan)  uyumadı, esenleşmedi (Ruhsal ve bedensel rahat etmedi) .

 Fakat şimdi feryadım azaldı amma aşkım (Aşırı sevgim ve bağlılık duygum) çoğaldı;

Ateş yalımlanıp (Alevlenip) havaya yüceldi mi, dumanı azalır.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Allah dostu, sevgili Şems Hazretleri Mevlana Hazretlerini avladığı günden beri sevgi ve bağlılığının çoğaldığını, çevresini rahatsız edecek haykırışlara sebep olduğunu öğrendik.

2.    Mevlana Hazretlerinin aşkı alev-alev göklere doğru çıkmaya başlayınca da sesinin azaldığını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D189

Saçların (Şems Hazretlerinin saçları), o şeker çiğneyen dudaklara doğru sarktı mı, kulların canlarını alıp götürmeyi kurar.

 Fakat bir kimse var mıdır ki kendi güzelim elini elden versin;

Kendi düşkününe kim vardır ki ayağıyla vursun, ezsin?

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin saçlarının dudaklarına doğru savrulması ile tatlı söz söyleyen dudakları gören kişinin hazrete aşık olacağını öğrendik.

2.    Şems Hazretlerini herkese el vermediğini, kendine aşık olup çok bağlanmış, tutkun kişiyi ezip tekme vurmayacağını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D188

(S.289) O (Şems Hazretleri) şeker kamışlığından, sanatın bir kamış kesti, şeker gibi dudakları için seçti onu.

 O kamış, senden pek çok dudak şarabı (İnsanı sarhoş eden sözler) içti (Söylenen sözü içine aldı) de senin dudaklarından sarhoş oldu;

 Coştu (Heyecanlandı, içten içe kaynadı, aşırı duygulandı), köpürdü (Duyguları kabardı).

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Şems Hazretlerin sır dolu sözlerini tatlılık içinde söylediğini, bunu duyan Mevlana Hazretlerinin sarhoş olduğunu, coştuğunu, duygularının kabardığını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D187

Yürü, gözünü yum da gönlün (Kalpte oluşan duyguların), göz kesilsin;

O gözle de bir başka dünya görünsün sana.

 Sen kendini beğenme yurdundan dışarı çıkarsan her işin, beğenilmiş olur.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Baş gözümüzle bize gösterilen kadarını göreceğimizi, saklanmışı, gizleneni, perde arkasını göremeyeceğimizi öğrendik.

2.    Gönlün göz kesilmesi kalp gözüyle bakmak olduğunu, kalpte oluşan duyguların hakikati olduğu gibi görme hassasiyetinin yüksek olduğunu, yanlış bir olguda kişiye tedirginlik vererek uyararak o konuda zarar görmesi engellendiğini öğrendik.

3.    Kalp gözünü önemsemeyenlerin arzu ve istek gözüyle olgulara yaklaştıklarını, bunlara çok kolay tuzak kurulduğunu ve tuzağa düştüklerini öğrendik.

4.    Kalp gözünün herkesin göremediği gerçekler dünyasını kişiye gösterip hakikati olduğu gibi görme olanağı sağladığını, aldatıcı dünyadan kişiyi kurtardığını öğrendik.

5.    Kendini beğenen kişinin bu alandan dışarı çıkamayacağını, başkaları tarafından beğenilmeyeceğini, bencil, çıkarcı diye yalnız bırakılacağını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D186

Sevgilinin (Allah dostu, sevgili, Şems Hazretlerinin) pek az bir zamancağız geldiği günlerde hayali (Görüntüsü), kalkar, gözün ta içine gelir-konar.

 Şaşılacak şey, görülmedik şey şu ki;

O, gönlün (Kalpte oluşan duyguların kaynağının) ta içindedir de gönül şüphelere düşer.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Şems Hazretlerinin 9 kat göğün üstünde yokluk aleminde olduğunu, pek az bir zaman hayalinin seveninin gözüne konduğunu öğrendik.

2.    Şems Hazretlerinin yerinin her ne kadar göğün üstünde olmasına rağmen seveninin kalbinde içinde olduğunu, başka yerde aramak şüphesine düşmemek gerektiğini öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D185

Varların (Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan)-varlıkların yok olacağı, yokluğun (İhtiyaçsızlık alemi olan) yücelere ağacağı (Çıkacağı) gün, bakalım, kimin kılıcı kana bulanacak, kimin devlet  (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamına) ateşi (Coşkunluğu) yücelecek (Yükselecek, yüksek, büyük, ulu, ulvi duruma gelecek)?

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Mevlana Hazretleri mal, mülk, altın, mevki, makam gibi kendisini bağlayan varlık durumundan kendisini kurtararak göğün 9 kat üstündeki yokluk âlemine, ihtiyaçsızlık yurduna gittiğini, burada devlet sahibi olduğunu, coşkunluğunun yücelmesinde vasıta olduğunu, bu savaşta kazanan olduğunu, herkesin ulaşamayacağı yere ulaştığını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D184

Gün geldi, senin (Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin) kavganı-gürültünü getirdi;

Gece geldi, başında senin sevdan (Güçlü sevgin, aşkın) var.

Geceyle gündüzün işi değil bu;

Benim işim.

 İki topal (Gece ile gündüz) eşek (Kaba, düşüncesiz), nereden benim yükümü taşıyacak?

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Gecenin Mevlana Hazretlerine  Şems Hazretlerinden haberler getirdiğini, sevdasını hatırlattığını öğrendik.

2.    Her ne kadar gece olsa da bu haberlerin gecenin ve gündüzün işi olmadığını, bu yükü çekecek kudrette olmadıklarını öğrendik.

3.    Mevlana Hazretleri canı ile Şems Hazretlerini nerede ise bulduğunu, kendisini getiremediyse bile hayalini gözünün önüne getirdiğini öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D183

Oruç (Allah'a ibadet amacıyla yeme, içme ve başka şeylerden belli bir süre kendini alıkoyma), ulu (Erdemleri bakımından çok büyük, yüce) kişininde mehengidir (Birinin değerini, ahlakını anlamaya yarayan ölçütüdür) bir, aşağılık (Niteliği düşük, adi) kişinin de.

 Sakın bu nasıl olur deme;

Soruya sığmayandan geldi o.

 Öylesine bir gündür, oruçlu olduğun gün ki gökyüzünün de ötesinden geldi.

 Her şeyi arttıran bir gün, o gün yüzünden iyisin sen.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Oruç Allah'ın emri olduğundan her sağlıklı kişinin tutması gerektiğini, orucun bir ölçü olduğunu, ulu kişi ile adi kişiyi birbirinden ayırdığını öğrendik.

2.    Orucu Allah'ın istediğini, soruşturma yapmadan kabul edilip yapılması gerektiğini öğrendik. 

3.    Oruçlu günün mükafatının, faydasının 9 kat gökyüzünün de ötesinden yokluk âleminden geldiğini, her şeyi artırdığını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D182

Gönül alanın (Sevindirecek olanın) hayali oynamaya koyulunca bir can da nedir ki?

Yüzlerce cihan (Evren, dünya) oynamaya başlar.

Gönül evinde (Kalpte oluşan duyguların kaynağı) hangi perdeyi (Kalın veya ince seslerden) vururlarsa vursunlar;

Yoksul (Allah'a muhtaç kişinin), çaresiz beden, hemen oyuna koyulur.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1. Kırılan bir kimseyi güzel davranışlarla hoşnut etmek için gelen hayalin oynamaya başlayınca bütün dünyanın sevinçten oynamaya başlayacağını öğrendik.

2. Mevlana Hazretlerine gelen özlediği Şems Hazretlerinin hayalinin Mevlana Hazretlerini çok sevindirdiğini öğrendik.

3. Sevilen kişiyi hatırlatan müzik parçanın seven kişiyi çaresiz oyun oy koyulmasına sebep olacağını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D181

Yürü, iyilik et (Yararlı işler yap, yardımcı ol);

Zaman iyiliği (Karşılık beklenilmeden yapılan yardımı) tanır;

İyilerin iyiliğini unutmaz o (Allah).

 Herkesin malı kaldı, senin de malın kalacak;

Şu halde mal yerine iyiliğin kalması daha iyi.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Yararlı işler yapmamız, yardımcı olmamız bunları karşılık beklemeden yapmamız gerektiğini öğrendik.

2.    İyiliğin kalıcı bir davranış olduğunu, bu kaydın zamanla silinmeyeceğini öğrendik.

3.    Ölüm gelince kişinin malının kalacağını, dünyada kişinin iyiliğinin kalmasının daha iyi olacağını Mevlana Hazretlerinden öğrendik.

4.    İyilik et denize at, balık bilmezse Halik (Tanrı) bilir, ata sözünü hatırlamak gerektiğini öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D180

Bu (Mevlana Hazretleri) kul (Şems Hazretlerine aşırı sevgiyle bağlı), o can Ay'ının yanındaydı, bir anlamı ince söz etti de bahse girişti;

Davasını ispat etmek istiyordu;

Dava ispat edilemedi amma davacı yok oldu gitti.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1. Mevlana Hazretlerinin canı Şems Hazretlerinin yanına gittiğini, Şems Hazretlerinin anlamı ince olan söz söylediğini, bu sözü ispat edemeden Mevlana Hazretlerinin canının vücuduna döndüğünü öğrendik.

2. Sır,sırrın sırrı, sırrın sırrının sırrı olduğunu, bunlardan söz edilse de aklın bunu kabul edeceği basit anlayışa getirilmesinin zor olduğunu, ancak Allah dostlarına bu anlayışın perdesinin kaldırıldığını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D180

Bu (Mevlana Hazretleri) kul (Şems Hazretlerine aşırı sevgiyle bağlı), o can Ay'ının yanındaydı, bir anlamı ince söz etti de bahse girişti;

Davasını ispat etmek istiyordu;

 Dava ispat edilemedi amma davacı yok oldu gitti.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Mevlana Hazretlerinin canı Şems Hazretlerinin yanına gittiğini, Şems Hazretlerinin anlamı ince olan söz söylediğini, bu sözü ispat edemeden Mevlana Hazretlerinin canının vücuduna döndüğünü öğrendik.

2.    Sır,sırrın sırrı, sırrın sırrının sırrı olduğunu, bunlardan söz edilse de aklın bunu kabul edeceği basit anlayışa getirilmesinin zor olduğunu, ancak Allah dostlarına bu anlayışın perdesinin kaldırıldığını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D179

Dün gece güzelim (Çok sevilen kişiye sevecenlikle yaklaşıldığında kullanılan bir söz), gökyüzündeki Ay'a (Karanlıkta kalanların yolunu aydınlatana) dönmüştü.

Hayır-hayır, güneşten (Işık ve ısı verenden) de üstündü.

 Hayal (Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey) dolabımızdan dışardaydı;

Şu kadar biliyorum ki pek güzeldi;

Fakat bilmiyorum, nasıldı?

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini hayal olmayan bir  şekilde gördüğünü öğrendik.

2.    Şems Hazretlerin güzelliğinin ve yaptığı işin Ay'dan da, güneşten de üstün olduğunu, üstün gördüğünü öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D178

Gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), sevgilinin (Sevilen ve aşık olunanın) ardınca çok koştu, fakat ulaşamadı;

Kuru-yaş, nesi varsa oynadı, utuldu (Yenildi, ütüldü) ;

Olmadı.

 Zavallı (Acınacak kadar kötü durumda bulunan), çaresiz (Çıkar yol bulamayan bir biçimde) bir halde göğsün bir bucağına oturdu, düzene başvurdu, ne düzeni varsa düzdü-koştu;

Olmadı.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Mevlana Hazretlerinin yanından habersiz ayrılan Şems  Hazretleri bulmak, ulaşmak için kalpte oluşan duygularıyla çok uğraştığını, bulamadığını öğrendik.

2.    Mevlana Hazretleri duygularıyla bulamayıp çaresiz kalınca kalbini göğsün içinde oturtup aklıyla yapması gerekeni yaptığını fakat yine bulamadığını öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D177

Gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), açık-gizli, ne söylerse, o anberden saçan misk gibi saçlara (Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerinin saçlarının arasından gelen güzel  kokuyu) dair (Üstüne, ilgili) söyler.

 Bu coşmuş-köpürmüştür, öbürü, boyuna per-perişandır;

Coşup-köpüren (Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile birden bire öfkelenerek konuşup durarak) dışarı vurmak-per-perişan (Çok kötü bir durumda) sözler söylemez.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Mevlana Hazretlerinin kalbinde oluşan duyguların Şems Hazretlerinden kendisine saçlarından gelen güzel kokular olduğunu öğrendik.

2.    Şems Hazretlerinden gelen uyarıcıların Mevlana Hazretlerinde coşkun davranışlara sebep olup kendisini perişan sözler söylettiğini öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D176

Şu aşkta (Aşırı sevgi ile bağlanmada) gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), dün gece eşti-dostu (Tanıdıktı) bize;

Ta seher (Sabahın güneş doğmadan önceki zamanı) çağına dek (Vaktine kadar) ne uyudu, ne dinlendi.

 Sabah olup da tan ağarınca (Güneş doğmaya başlayınca) tezce (Çabucak) senin yanına geldi;

Hem de sap-sarı (Çok sararmış) bir yüzle, uykulu gözlerle.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Mevlana Hazretleri gece gönlüyle, sabaha kadar Şems Hazretlerini aradığını, sabahleyin sararmış yüzle Şems Hazretlerinin huzuruna vardığını öğrendik.

2.    Şems Hazretlerinin gönlünün gece nerede olduğunu Mevlana Hazretleri anlamaya çalıştığını, öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D175

Elin-avucun, cömertlikte (Para ve malını esirgemeden veren, eli açık) bulutu kınar;

O el, savaşta, su verilmiş çelik kılıç vurur.

 Senin yaptıklarına karşı güneş utansın;

Tutuyor da senin kılıcını gördüğü halde sabahleyin o da kılıç vuruyor.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Şems Hazretlerinin cömertliği karşısında bulutun bağışlarının az olduğunu öğrendik.

2.    Güneşin bile Şems Hazretlerinin yaptıklarını görünce kendisinden utandığını öğrendik.

3.    Şems Hazretlerinin etkisinin kılıç gibi keskin olduğunu, etkisinin tartışılmaz olduğunu öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D174

Gönlün (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), senin hevesinle (İstek, eğilim, arzu, şevk) işi-gücü var, varı-yoğu (Bir kişinin sahip olduğu her şey) var;

Senin sayende (Aracılığında, yardımınla) konuşması var, duyması var.

 Lahavle (Bir sıkıntı, bir bela vukuunda sabrın tükendiği göstermek için söylenen sözü) deyip duruyorum amma aşkta sanma ki lahavlenin bir faydası var.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Allah dostu, sevgili Şems Hazretlerine kalbimizde oluşan duyguların vasıtasıyla konuşulabildiğini, yardım alınabildiğini öğrendik.

2.    Aşırı sevgi ile bağlılıkta sıkıntı veya bela durumunda lahavle demenin faydası olmadığını öğrendik. 

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D173

Gönlünü daraltma (Kalbinde oluşan duyguların alanını sınırlandırma);

 Bir gönüller (Kalpte oluşan duyguların kaynağını) açan (Harekete geçiren) geldi;

Gönlü, bir hoşça okşayan, bir güzel sesli, nağmelerle,  lütuflarla (İyilik ve yardım eden) çıka-geldi.

 Gamın (Üzüntünün), sinek gibi kanatları koptu, kırıldı şimdi;

 Çünkü can Kafdağından (Yücelerden) bir devlet (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamına) kuşu (Şems Hazretleri) geldi.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Kalbimizdeki oluşan duygularımıza sınırlandırma getirmemek gerektiğini öğrendik.

2.    Şems Hazretlerinin kendisini göstermesi, iyiliklerini sergilemesi ile üzüntülerin yok edildiğini öğrendik.

3.    Şems Hazretlerinin devlet sahibi olduğunu, kıyamete kadar iyilik ve yardımlarının devam edeceğini Mevlana Hazretlerinden öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D172

Senin (Allah dostu, sevgili, Şems Hazretlerine) aşkında öğüdün (Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat) ne faydası var;

Zehirli su içmişim (Büyük üzüntüyü, acıyı, kederi, sıkıntıyı içime almışım);

Şekerin (Tatlının) ne faydası olur bana?

 Benim için, ayağını bağlayan (Kendisi kendisine iş yapmaya engel olmuş) diyorlar;

Deli (Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş) olan gönüldür (Kalpte oluşan duyguların kaynağı) ayağımı bağlamışlar, ne faydası var?

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Aşık kişinin başka birinden nasihat almayacağını, sevdiğinin söylediklerinin dışında  hiçbir uyarıya uymayacağını öğrendik.

2.     Aşkın insanda çok büyük değişikler meydana getirdiğinden kişi bunun vereceği sıkıntılara acıya, kedere, üzüntüye katlanacak güç ve kararlılıkta olması gerektiğini öğrendik.

3.    Mevlana Hazretleri aşka adım atmadan çok saygın ve beğenilen kişi olduğunu, Hazretin Allah'ın ilmi ve güzellikleri bu kadar değil, daha da ilim ve güzellik istemesi üzerine kendini bu isteğe bağladığını, Allah'ın aşkı öğretmek ve göstermek için Şems Hazretlerini gönderdiğini, bu ilişki ile bizlerinde aşkı tanıma fırsatı bulduğumuzu, aşkın cinsellikle sınırlı olmadığını, ilahi bir duygu ve anlayış olduğunu öğrendik.

4.    Kişinin kalpte oluşan duygularının bağlanamayacağını, hapsedilemeyeceğini öğrendik. 

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D171

Yolda, dileğine kavuşan, dünyadan elini-eteğini çeken kişi gerek;

Sen kendi görüşünü (Olaylara, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargıları, benzerlerinden ayıran özellikleri) sağ-esen (Sağlıklı) bir hale getir;

 Yoksa bütün dünya odur, fakat görecek göz gerek.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1.    Allah'a ulaşma, varlığında var olma yolunda  olan kişinin Allah dostuna kavuşup yolun kurallarını öğrenen kişinin, dünya işlerinden kendisini soyutlaması, dünya işleriyle ilgilenmemesi gerektiğini öğrendik.

2.    Allah dostunun hakikati olduğu gibi gösterdiğini, söylediğini, olay ve kişilere nasıl bakılacağını bu kişiden öğrenip kabul ederek sağlıklı görüşe sahip olmamız gerektiğini öğrendik.

3.    Hakikati olduğu gibi görmeyi engelleyen, kendi çıkarlarını doğru kabul edilmesini isteyen yaşantımızda o kadar çok güçlü kişiler ve olaylar olduğunu, bu yönden bunları gören gözle beraber olup bu özelliği, bu hakikati olduğu gibi gören göze, akla sahip olmamız gerektiğini öğrendik.

4.    Mevlana Hazretleri en ufak ayrıntıyı bile dikkatimize çekerek görmemizi sağlayan gözümüze, aklımıza sayısız ışık verdiğini öğrendik.

                             *

 RAVLİ

MEVLANA CELALEDDİN RUBAİLER D170

Aşka düşer de bisoluk (Çabucak)  kararın olursa, aşıklar (Aşırı sevgiyle bağlananlar) safında (Dizisinde, sırasında) ne işin var senin?

 Tiken gibi ucu keskin bir hale gel de güle benzeyen sevgili, kimi (Zaman) bağrına bassın seni, kimi (Zaman) yanına alsın.

                            ***

ÇEVİREN VE HAZIRLAYAN: Abdulbaki GÖLPINARLI

Ajans-TÜRK MATBAACILIK SANAİ ANKARA-1982

                           ***

Neler öğrendik;

1. Aşık kişinin aşık olduğu le beraber olmaya uğraşmayacağını, sevdiğinin yanında olmayı kendine iş edineceğini öğrendik.

                           *

RAVLİ