Şems Hazretleri şehitlerin kanlarında yaşayıp-yaşatarak oynadığını öğrendik.
Şems Hazretlerinin yanlış ve yersiz düşüncelere kapılmadığını, aşığı bu duruma düşerse yardımda bulunarak düzelttiğini, iyilik yaptığını öğrendik.
Mevlana Hazretlerinin Şems Hazretleri ile olan ilişkisinin tadının çok farklı olduğunu, hem ağlayıp hem inlemenin bir arada olduğunu, Mevlana Hazretleri gibi Şems Hazretleri ile benzer ilişkiye girme ümidine düşmemelerini önerdiğini öğrendik.
Ney sesinden beyne, akla sırların aktardığını, bilgiler verildiğini öğrendik.
Her sesin haber getiremediğini, sırlara sıkı arkadaş olan soluğun haber getiren sesi duyduğunu öğrendik.
Duygulardan, düşüncelerden, gerçekliklerden tamamen boşalıp mana ya yakın arkadaş olmak gerektiğini öğrendik.
Canımıza can katan güzele yakın olmamız, ona hizmet etme zamanının geldiğini öğrendik.
(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
5210. Buyruğun,
şehitlerin (Din
veya yüksek bir ülkü uğrunda ölenin)
kanlarında oynuyor.,
Ölüm bir fare ama kediyle oynuyor sanki.
Aşık, kötü zanlara (Yanlış ve yersiz düşünceye) düşer;
Oysa ki bunlardan uzaksın sen:
Tüm lütufsun (Önem verilen, sayılan birnden gelen iyilik, yardım), yeni baştan tutar, bir başka lütfa (İyiliğe, yardıma) girişirsin.
Neye benziyorum;
Hem dudağının tadını tatmadayım, hem ağlayıp inlemede.,
Kimsecikler benimle eş olmak ümidine düşmesin diye de soluğumu kesmedeyim.
Ney feryad (Haykırış) eder ama ondan dudağının kokusu gelir, beyne-akla vurur, gammazlık (İspiyonculuk) eder:
O feryat, dudağının sırlarını söyler.
Düzenbazlık (Hile yoluyla aldatan, hile yapan) için değilse sen de feryad edip duruyorsun.,
Boş yere mi böyle soluğun güzel, sesin hoş?
Her ses tanık olmaz, haber getirmez;
Bu haberi, o sese solukdaş kesilenden duy da anla.
A gönül (Kalpte oluşan duygularının kaynağı), kendinden de boşal (Boş duruma gel, içinde bir şey kalmasın), düşüncelerden (Öznenin dışında, kendiliğinden var olan, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklikten) de.,
Ney bomboş bir hale geldi de o yüzden onunla solukdaş (Aynı anlam için yaşamak) oldu.
O cana canlar katan güzele sarılmanın çağı geldi.,
Akıllı, çevik bir kuş olup iki ayağınla o dala yapışmanın tam vakti erişti.
Ağaçlar gibi aç bahar yeline (Rüzgarına) göğsünü.,
Çünkü kış yeli;
Güz yeli zehirdir sana.
Anlam (Bir önermenin, bir tasarının, bir düşüncenin veya eserin anlatmak istediği şey) aleminin şeker gibi gülüşüyle tüm şeker kesil.,
A hoca, ne diye ekşi huyluluğa (Uygunsuz, yakışıksız davranışlara) sarılır-kalırsın?
***
DİVAN-I
KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ
GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
- *
İşte böyle yaren;
Anlam ile kendimizi doldurursak şeker gibi tatlılık içinde yaşayacağımızı, gülüş sahibi olarak uygunsuz, yakışıksız alışkanlıklardan kurtulacağımızı öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
