(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
3660. Bir somun kokusu mu duydun, o kokuya doğru git de o koku, ekmek nedir, sana anlatsın, bildirsin.
Aşık olmuşsan aşkın, delil olarak yeter sana...
Yook, aşık olmadıysan delil isteği de nedir ki?
Şu kadarcık da aklın yok mu, buncağızı da mı bilmezsin?
Padişah yoksa ne diye otağı kurulmuş?
Şu gök duvağın ardında bir güzel yoksa canın elindeki şu parıl-parıl parlıyan meş'ale de ne?
Senin kadınlar gibi ta uzaktan yüreğin tir - tir titriyor;
O savaşta erlerin yürekleri nasıl, ne bileceksin?
Erlerin gözlerindeki ateş, gizlilik perdelerini yakıt-gitti...
Sense perde ardında oturmuş, görünmeyen şeye inanmak da nedir demedesin.
Tebriz'li Şems, gözümü yurt edinmemişse her dişimin dibindeki bu bal kaynağı neden?
Yolun önü de kanla ıslak, ardı da...
Dikkat et de kayma.
İnsan çalan, altın çalan hırsızdan pek çok şimdi.
Öyle gürbüzler ki akıldan haber çalıyorlar...
Artık kendisinden bile haberi olmayana neler etmezler.
Kendini böyle müflis (Batkın) sanma, düşmanın yok bilme...
Dünya altın isteğinde, sense altın madenisin.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİNHAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
Algıladığımız kokunun izini takip edersek ne olduğunu, nasıl olduğunu kendisini göstererek anlatıp bildireceğini öğrendik.
Aşık kişinin sevdiğinden delil aramaması gerektiğini, aşık olmayan için ise delil isteği olmayacağını öğrendik.
Görünenden, işleyişten, verilerden aklımızın anımlama yapıp isimlendireceğini öğrendik.
Gök güzelliğinin oluşturduğu güzelin muhakkak olacağını öğrendik.
İmtihanın en hakiki alanının savaş alanı olduğunu, bunların savaşta kalplerinin nasıl attığını dışarıdan bakan veya konuşan kişinin bilemeyeceğini öğrendik.
İşini iyi bilen, yetenekli erkeğin gözlerindeki ateşin gizlilik perdelerini yakarak hakikati olduğu gibi gördüğünü, inanmak için delil aramadığını öğrendik.
Mevlana Hazretlerinin gözünün önünden hiç ayrılmayan Şems Hazretlerinin hayalinin şüpheye bırakmadan ağzına bıraktığı bal tadından yaşayıp inandığını öğrendik.
Aşk yolunun kaygan zemin olduğunu, sağlam adımlarla yol almak gerektiğini öğrendik.
Altın gümüş çalındığı gibi insan çalan hırsızların da olduğunu öğrendik.
Akıldan bile haber çalan hırsızların olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Aşık kişinin kendini değersiz görmemesinin yanlış olduğunu, kendisindeki zenginliği düşmanının gördüğünü, her an düşmanlık edebileceğini, öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
