3210.(
Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’inin
özelliklerini anlatıyor)
Zevalsiz
(Kaybolup gitmeyen) güneş bize bir şarap (Allah sözü) sundu ki gurumuzdan güneşin kadehine bile
bakmıyoruz artık.
Getir
o akılları yakıp yandıran, gönülleri ışıtıp aydınlatan şarabı (Allah sözünü), getir de gönül gibi varlığımızın
balçığından geçelim gitsin.
Dolu-dolu
içmedeyiz, çünkü padişahın keremini (Soyluluğunu,
büyüklüğünü, asaletini, ululuğunu) ihsanını (Karşılık
beklemeden yardım etmesini) biliyoruz;
Şarap
içmede ileri gitmişiz, hizmette geri kalmışız, kusur etmişiz (Gerektiği gibi hizmet
edememişiz).
Çünkü
şükretmek, gerçekten de hizmet etmeye engeldir;
Bu
yanda gelişmişiz, o yanda arık (Zayıf) mı arığız
(Zayıfız).
Sıçra
(Bu uyarıya heyecanlan) da, kandil (Lamba) konan yerde parıl, parıl parlayan nurla ışıt
bizi, biz zaten onun yalımlarıyla (Alevleriyle)
ışıyıp duruyoruz.
Beden,
tandır gibi bu şarabın yalımı ile (Aleviyle) çok
ısındı, çok soğudu;
Bizi
odun gibi yak-yandır da hiç üşümeyelim.
Gökyüzü
fanusu (Rüzgârdan koruyan) gibi can, ateşlerle
dopdolu;
Sanki
bakır mıyız, kalp (Altın kaplama) mıyız, yoksa
halis altın mı, bunu anlamaya yarayan bir ocak.
A
gül yanaklı, laleye benzeyen kadehi meclise getir de biz de o laleye benzer
kadeh yüzünden, gül gibi yaseminler devşirelim.
Güzel-güzel
gül, güzelliğin, hoşluğun özünü, mayasını getir meclise;
Biz
herkesle hoşuz amma seninle olduk mu, daha hoşuz.
Çalgıcı,
o terü taze nağmeyi bir kere daha öyle de seyret bir;
Sen
tazesin, latifsin (Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği
olansın) amma biz senden de daha tazeyiz, daha latifiz.
***
DİVAN-I
KEBİR 2 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
**
Neler
öğrendik;
1.
Allah sözlerinin
etkileri bakımından şarap ile anlatıldığını öğrendik.
2.
Mevlana
dostlarının ne yaptıklarının farkında olarak iş yaptıklarını, söz
söylediklerini öğrendik.
3.
Kim kiminle
beraberse onun ışığından etkileneceğini öğrendik.
4.
Mevlana
Hazretlerinin Şems Hazretleriyle beraber olduğu toplantıda herkesten daha hoş
olduğunu öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Şükrettiğimiz zaman bize yapılan iyiliği dile
getiriyoruz, iyilik sahibini övüyoruz ve böylece karşılığını vermiş hissine
kapıldığımızı öğrendik, anladık.
Aslında verilen
nimetleri yerli yerince kullanmanın, sevinç duymanın şükür olduğunu öğrendik,
anladık.
Şükrettikçe nimetin artığını (İbrahim
suresi 7), Şükredersek Allah’ın azap etmeyeceğini (Nisa suresi 147) ayetlerden öğrendik, anladık.
Bir kimsenin yaptığı iyiliğe karşı teşekkür etmesinin ahlaki
bir görev olduğunu, iyilik yapanı övmemizin ve ona dua etmemizin gerektiğini,
çünkü o imkân ona Allah tarafından verildiği için dolayısıyla Allah’a şükretmiş
olacağımızı öğrendik, anladık.
Allah’ın nimetini bize karşılıksız verene teşekkür
etmenin yetmeyeceğini, ona hizmet etmek gerektiğini, ondan hiçbir şekilde uzak
olmamamız gerektiğini Mevlana Hazretlerinin unutmayın diye öğrettiklerinden
olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ