(Mevlâna hazretleri Tanrı şarabını anlatıyor)
3290. Aşktan,
kutlulukla, neşeyle bir kadeh çek...
Zati
(Çok özel) şarabı, nerde dili-damağı acımış kişi
deyip duruyor.
Onsuz
yaşayış nedir?
Bir heves, bir çarmıha geriliş...
Ona karşı can nedir?
Önemsiz birşey, bir kul-köle (Sevgiyle bağlanmış, sevgi, dostluğu devam ettiren, karşılıksız hizmet eden).
İki
kadeh (Tanrı şarabından) çektin mi, güzelleşirsin,
arslan avcısı kesilirsin...
Padişahımız, aslanımız, aklına-fikrine bir haberdir, yollar.
Ne
mutlu o gönüle (Kalpte oluşan duyguların kaynağına)
ki baht (Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde
belirleyen ilahi iradenin insan ve toplum için çizdiği yaşayış, kader, talih),
oraya tahtını kurmuştur (Hükmetmek için yerleşmiştir)...
Ne hoştur o baş ki şarabımız (Tanrı şarabı), oraya ayak basmıştır.
Tanrıya
and olsun (Yemin ederim), bahtı yaver (Şartlar arzuladığı gibi olan) biri, senden başıboş bir
selam duysa, padişahların selamlarından bile usanır-gider.
Sarhoşluk
hırkasına bürünmüş, can kumarhanesine oturmuş halk arasında adı kötüye çıkmış;
Fakat Arş (Göğün en yüksek katının) çevresinde iyi bir adı-sanı (Bilinen, tanınan, ünü) var.
Ne
mutlu andır o an ki padişah, böyle bir seçkin tuzakta, bizim doğanımızsın (Avcı kuşumuzsun) sen diye onun kolunu-kanadını okşar.
Güzel
kokulu şarabından (Tanrı şarabından) insan, ne
açılıp saçılır, olmayacak şeyler yapar;
Ne coşup köpürür, gürültüye kalkışır...
Ne dostlara yalvarır, ne düşmandan öç almaya kalkışır.
Bütün
halk çekişip duruyor...
Sense yerlere serilmişsin, sarhoşsun;
Gönlün hoş.,
Halkın tümünü de dam (Düz çatı) kıyısından seyre dal.
Bir
sorum var senden;
Sonra söylemiyeceğim artık.
Bir ham (Kaba, incelmemiş, olgunlaşmamış) yüzünden gönlümüzün, canımızın adı neden pişmiş, potada sızırılmış altın olmuş?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Aşk Tanrı şarabı sunmak için ağzı acımış, mutsuz, neşesiz kişiyi arayıp, kutluluğa, neşeye kavuşması için yardım etmek, içinde etkenlik yapmak için aradığını, harekete geçtiğini öğrendik.
2. Aşksız
yaşayışın kişiyi yaşayan bir ölü durumuna soktuğunu, önemsiz biri haline
getirdiğini öğrendik.
3. Tanrı
şarabından sarhoş olanın aklına fikrine Allah’tan haberler geldiğini,
güzelleşip aslan avlayan avcı olunacağını öğrendik.
4. Tanrı
şarabının kalpteki duyguların kaynağına ulaşınca kaderde değişikler yapacağını,
ilahi iradenin hakimiyet kuracağını öğrendik.
5. İyi
kaderi çizilmiş kişinin dünya padişahlarından da üstün olduğunu öğrendik.
6. Tanrı
şarabıyla sarhoş olmuş kişinin halk arasında adının kötüye çıksa bile Göğün en
yüksek katında iyi bilinen, tanınan, olacağını öğrendik.
7. Allah
dostunun elinde avcı kuş olarak sevilmenin en mutlu an olduğunu öğrendik.
8. Tanrı
şarabının güzel koktuğunu, insanın açılıp saçılmasını, olmayacak işleri
yaptırdığını, coşup köpürtmediğini, gürültü yaptırdığını, dostlarına
yalvartmadığını, düşmanlarından öç almaya kalkıştırmadığını öğrendik.
9. Bütün
halkın çekişmesine yüksekten seyretmek gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Ham insanlar yüzünden, kalbimizde oluşan duygularımızın kaynağının, canımızın olgunlaşmış, küflenmeyen altın haline geldiği için beraber yaşamanın fakat ayrı olmanın farkında olmak gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
Bir heves, bir çarmıha geriliş...
Ona karşı can nedir?
Önemsiz birşey, bir kul-köle (Sevgiyle bağlanmış, sevgi, dostluğu devam ettiren, karşılıksız hizmet eden).
Padişahımız, aslanımız, aklına-fikrine bir haberdir, yollar.
Ne hoştur o baş ki şarabımız (Tanrı şarabı), oraya ayak basmıştır.
Fakat Arş (Göğün en yüksek katının) çevresinde iyi bir adı-sanı (Bilinen, tanınan, ünü) var.
Ne coşup köpürür, gürültüye kalkışır...
Ne dostlara yalvarır, ne düşmandan öç almaya kalkışır.
Sense yerlere serilmişsin, sarhoşsun;
Gönlün hoş.,
Halkın tümünü de dam (Düz çatı) kıyısından seyre dal.
Sonra söylemiyeceğim artık.
Bir ham (Kaba, incelmemiş, olgunlaşmamış) yüzünden gönlümüzün, canımızın adı neden pişmiş, potada sızırılmış altın olmuş?
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Aşk Tanrı şarabı sunmak için ağzı acımış, mutsuz, neşesiz kişiyi arayıp, kutluluğa, neşeye kavuşması için yardım etmek, içinde etkenlik yapmak için aradığını, harekete geçtiğini öğrendik.
İşte böyle yaren;
Ham insanlar yüzünden, kalbimizde oluşan duygularımızın kaynağının, canımızın olgunlaşmış, küflenmeyen altın haline geldiği için beraber yaşamanın fakat ayrı olmanın farkında olmak gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ