(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
3190. A bahar yelinin
soluğu, a bahar çağı, hele bir can baharından haber ver...
Çiçeklerinden anlıyorum, sen de
ondan mahmur (Sersem) olmuşsun.
Açıl, bak. ben de açıldım...
Söyle, ben de söyledim.,
Arılığı (Temizlik, saflık)-duruluğu (Bulanıklığı olmayan)-dostluğu (Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş), bir padişahın güzelliğini, güzelim yüzünü anlat.
Şimdi vehimden (Yanlış ve yersiz düşünce) de dışarı olarak kalan eser
de bir güneşe çekilir-gider;
O da bir kıvılcımdan yanmış-tutuşmuştur, yalımı (Alevi) arttıkça artar.
İlkbahar geldi mi, ödünü koparır
onun...
Bir kişi ölümcül oldu mu, sayılı soluk alır artık.
Bütün bağ-bahçe tuzak olmuş;
Her yer yeşil bir renge bürünmüş...
Gülle lale, hadi, gel, neyin var diye ele şarap kadehini almış.
Gülle lale tuzağa benzer,
seyredense sanki avdır...
Çiçekler sanki tuzak, bütün meyveler de avlanacak avlar.
Süsen, iki aydın, doğru gözle
laleye dedi ki:
Toprağın toprak oluşu geçti, diken de dikenlikten çıktı.
A yeşillik, ne çeşit rengin var;
Lütuf (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım) şarabıyla sersemsin;
Padişaha şu özrün (Bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep) yeter;
Güzelsin, güzel yanaklısın.
Lalenin yanakları yalım-yalım (Alev-alev); nergisin gözünden kaçmada;
Güzellere küstahça (Saygısızca) bakma, kem (Kötü) gözle seyre kalkışma demede sanki.
Yel, dalları neşelendirdi mi,
ovaya-yazıya Tatar miskinin (Ceylanın karnından alına
güzel) kokusu esmede.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. İnsandaki can baharının başladığı zaman Allah’ın sanatının gösterdiği temizliği, bulanıklığı olmayan, saflığı, dostluğu, sevilmeyi, güvenilmeyi, yakın arkadaşlığı görebileceğimiz güzel dostlarının ortaya çıktığı zaman olduğunu öğrendik.
2. Can
baharının başladığı zaman kişinin yanlış ve yersiz düşüncelerden kurtulup
başarısının karşılığında verilen armağana kavuşacağını öğrendik.
3. Allah
dostunun yüzünü görmenin tabiata ilk bahar gelişi gibi güzel değişiklerin
olacağını, toprağın çeşitli renklerde yaprak, çiçek, meyve haline geleceğini
öğrendik.
4. Güzellere
saygısızca bakmamamız çünkü Allah’ın sanatı olduğunu, iyi gözle hayranlıkla
bakmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah’ın dostları nerde olursa olsunlar rüzgârla güzel kokularının etrafa yayıldığını, her yeri canlandırdığını görmemiz, anlamamız gerektiğini öğrendik.
*
RAVLİ
Söyle, ben de söyledim.,
Arılığı (Temizlik, saflık)-duruluğu (Bulanıklığı olmayan)-dostluğu (Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş), bir padişahın güzelliğini, güzelim yüzünü anlat.
O da bir kıvılcımdan yanmış-tutuşmuştur, yalımı (Alevi) arttıkça artar.
Bir kişi ölümcül oldu mu, sayılı soluk alır artık.
Her yer yeşil bir renge bürünmüş...
Gülle lale, hadi, gel, neyin var diye ele şarap kadehini almış.
Çiçekler sanki tuzak, bütün meyveler de avlanacak avlar.
Toprağın toprak oluşu geçti, diken de dikenlikten çıktı.
Lütuf (Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik ve yardım) şarabıyla sersemsin;
Padişaha şu özrün (Bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep) yeter;
Güzelsin, güzel yanaklısın.
Güzellere küstahça (Saygısızca) bakma, kem (Kötü) gözle seyre kalkışma demede sanki.
***
DİVAN-I KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. İnsandaki can baharının başladığı zaman Allah’ın sanatının gösterdiği temizliği, bulanıklığı olmayan, saflığı, dostluğu, sevilmeyi, güvenilmeyi, yakın arkadaşlığı görebileceğimiz güzel dostlarının ortaya çıktığı zaman olduğunu öğrendik.
İşte böyle yaren;
Allah’ın dostları nerde olursa olsunlar rüzgârla güzel kokularının etrafa yayıldığını, her yeri canlandırdığını görmemiz, anlamamız gerektiğini öğrendik.
*
RAVLİ