(Mevlana
Hazretleri aşkı anlatıyor)
4150.
Kendinden geçen, duvardan bile süzülür-geçer de havada yürür-gider.
Tanrı
şarabıyla sarhoş oldu mu, arık (Zayıf, güçsüz)
bıldırcın, yüce bir doğan kesilir.
Kendinde
olanlar, Tanrı'ya daldılar, kendilerinden geçtiler mi, âşıkçasına şaraplar
içerler.
Gördüm
ki dudağı şarap içiyor;
Kim
görmüştür dudakta Muğ’ların (Ateşe tapanların) şarabını?
Hem
de ne şarap?
Tanrı
şarabı;
Filân
(Sıradan birisi) erkeğin yahut firman (Sıradan birisi) kadının küpündeki şarap değil.
Göğün
bir ucundan, bir Ay'dır, doğdu, parladı;
Bu
arada gönlüm kayboldu-gitti.
Şaşılacak
şey şu ki;
Gönülsüz,
cansız kişi, nasıl oluyor da soğuktur, canı da.
Hiç
sen, buzluğun ateşten haber verdiğini gördün mü?
Yahut
kimsecikler görmüş müdür?
Sus,
üstünlüğü, hüneri bırak-gitsin;
Doğan
kuşuna karşı ne hüneri olabilir bıldırcının?
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Allah’ın
güzel yüzünü gören, Allah’ın güzel yüzüne göremeyenin Allah dostunun güzel
yüzünü görerek kendinden geçmesi, benlikle ilgili hiçbir düşüncenin ve isteğin
olmaması durumuna gelenin maddesel engellerden kurtulacağını, özgürce hareket
edebilecek duruma geleceğini öğrendik.
2.
Tanrı
şarabı ikram edilenin güçsüz biri olsa dahi çok güçleneceğini öğrendik.
3.
Kendide
olanların, Tanrı ile ilgilenmeye başlayınca ve yoğunlaşınca âşık olacaklarını
ve kendilerine Tanrı şarabı ikram edileceğini öğrendik.
4.
Gönülsüz,
cansız kişinin soğuk kişi olduğunu öğrendik.
5.
Beceri
isteyen ustalığa kavuşmak için o işte ustalaşmak için önce edindiğimiz bilgi ve
becerileri unutup ustanın eğitmesine kendimizi bırakmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Ben
içeren söz, duygu ve düşünceleri bırakmamız-temizlenmemiz gerektiğine, bunun
bizim ileri gitmemize, yükselmemize, yeni beceriler kazanmamıza, yeni ortama
girmemize engel olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ