(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
3960.
Yeni yoldan gelen canları o eski nimetlerinle doyur;
Oturt
sofrana.
O
canlar, dün gece rüyada uçmuşlar, gayb âleminde perişan olmuşlardı.
•
Her can, bir ilde, bir şehirde garipler gibi başı-boş kalmıştı.
Uçmuş
kuşları havadan indir;
Davul
döv, ıslık çal.
Onları,
kendilerinden geçir, yoldan ne armağan getirmişlerse hepsini de al.
Çünkü
yaprağı olan gül, bu gül bahçesinden bir fayda elde edemez.
Bir
akıl gerekir ki akıldan bezmiş (Bıkmış-usanmış)
olsun;
Şişkin
(Baştan savma, kötü iş yapan) adamın kılavuzluğu
doğru değil.
*
Bütün yolda kılavuz, karga (Bildiğinden kesinlikle
şaşmayan) olursa her adımda binlerce yıkık yer (Güzelliğini
kaybetmiş, yaşam şartlarına uygun olmayan yerler) belirir.
A
benim Tanrım, padişahın şehrinin burçlarından (Kale
duvarından daha yüksek kale çıkıntısı), sen yetiş feryadımıza bizim.
Şu
yolu kes artık;
Çünkü
bu yolda deve uyudu-kaldı;
Deveci de sarhoş oldu-gitti.
Deveci de sarhoş oldu-gitti.
***
DİVAN-I
KEBİR 5 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Allah’ı
arayanların dağılıp perişan olduğunu, Mevlana Hazretlerinin bu dağılanları Şems
Hazretlerinin kendi sofrasına toplamasını istediğini öğrendik.
2.
Sofraya
gelenlerin hediye olarak ne getirdiyse Şems Hazretlerinin almasını ve onlara
Tanrı şarabı ikram ederek sarhoş etmesini Mevlana Hazretlerinin istediğini
öğrendik.
3.
Allah^’ı
arayanların kendilerine doğru kılavuz bulamazlarsa perişan olacaklarını
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerinin Allah’ı arayanlara kılavuzu olması, bu yolda
olanların feryatlarına cevap vermesi gerektiğini, sıradan insanların uyuduğunu,
bu işi görenlerin olmayacağını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ