25 Nisan 2015 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 1 CİLT 2840 İNCİ BEYİT

2840. Padişahım  (Hazretleri Şems’im), (Seni sevenler senin yolunda) öldüler, kendilerinden geçtiler, sarhoş oldular, şarap iştiler amma gene de rintlerin (Gönül erlerinin) selamı var sana, bir yol uğrat, o yana uğra.

Kaf dağındaki Zümrüdüanka (Yücelerde kendine yer edinmişler) bile Tebrizli Şems’in aşkıyla kalkıp uçar;

Sen de o varlık kanadını (Dünyada sahip olduğun ve güvenip bağlandığın her ne varsa) kökünden kopar, yol, at da aşktan kol kanat edin.

Pervane (Kelebeği) ateşe atıldı da sen de böyle hareket et, atıl ateşe dedi.
Yanıp yakılıyor, ateşler içinde kanat çırpıyor, sen de böyle yap diyordu.

Kandil, yağı konmuş, fitili örülmüş, kırık boynuyla hem yanıyordu, hem de yumuşacık, sende böyle ol diyordu.

Mum, hem yanıyordu, hem eriyordu, kendisini hararete, ıstıraba vermişti;
Bana da, benim gibi ol, sen de böyle yan, böyle eri demedeydi.

Bu dünyanın kârını elde etmek için altın, gümüş saçsan sana hiçbir faydası yok, ancak böyle yanmaya, erimeye bak diyordu.

Deniz eteğini incilerle doldurmuş, başköşeye geçmiş kurulmuş, belli etmemek için de kendisini acı göstermeye kalkışmış yani sen de böyle ol demeden gelmişti.

Zümrüdüanka, iyiden de kesilmiş, kötüden de;
Bütün tuzaklardan uçup kurtulmuş, Kaf dağına gitmişti, yani benim gibi ol, benim gibi yap diyordu.

Yüzünü artmıştı gül, kaftanını yırtmıştı, dikenlere sabrediyor, âdeta, sen de benim gibi hareket et diyordu.

Şarap yüzlerce adı sanı bırakmış, ârdan (Mahcup olmak baskısından), hayâdan (Utanmadan, sıkılmadan) geçmiş, akılla düşman olmuş, adamın beyninde koşmaya girişmişti, sen de benim gibi yap diyordu adeta.
                             ***   
DİVAN-I KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul REMZİ KİTABEVİ 93
                             ***
Neler öğrendik:
1.    Kim hangi makamda olursa olsun daha yücelere gitmek için Şems Hazretlerinin aşkına ihtiyaç duyduğunu öğrendik.
2.    Şems Hazretlerinin yolunda olanların dünya bağlarından kurtulmaları, korkmamaları, yumuşak davranışlarda olmaları, utanma, sıkılma gibi kendi kendini durduran duygulardan kurtulması, malını mülkünü bu yolda harcaması gerektiğini öğrendik.
3.    Yol gösteren ve aydınlatanın yüzünün ekşi olmasından rahatsız olmamamız, onun büyüklüğünün içindeki sırlara talip olmamız gerektiğini öğrendik.
                         *                                  
İşte böyle yaren;
Aklımızla yücelere uçmamıza yeterli olmadığını, aşkı tanıyarak ve yaşayarak yolda olmamız gerektiğini öğrendik, anladık.
                                 *                

RAVLİ

Popüler Yayınlar