2750. İnsanın canı, haksız yere ( Davası, iddiası, davranışı, düşüncesi doğru ve yerinde
olmayan) ihtiyâr (Arzu, istek, razı olmak,
katlanmak, seçmek) davasına girişir.
Onun
(Aşkın) ihtiyârındaki yücelik, ihtiyârımı elden
almış, beni ihtiyârsız bırakmıştır.
Hünerli
aşkın başında bir yeldir (Rüzgâr) var amma bir
kadeh şarap sundum mu o yel kalmaz, savuşur gider.
Yarabbi!
Nasıl
bir sevgilim var?
Adeta
bir aslan avlamışım;
Gönlümde
onun gezip dolaşması için yüzlerce çayırlık, çimenlik var.
Benim
yanıma gelince mahsustan kızar da der ki:
Benim
seninle işim var, ne vaktedek kaçacaksın benden?
Dün
gece yeni Ay’a, ay yüzlümü sordum; dedi ki:
Ardında
koşup duruyorum, ayağım toz içinde.
Güneş
doğunca, neden dedim, yüzün sapsarı?
Dedi
ki:
Onun
yüzünü gördüm, utandım da bu renge boyandım.
Ey
su, secdeye kapanmışsın, başını ayak etmişsin,
yüzün yerde, koşup duruyorsun dedim.
Dedi
ki:
Onun
afsunuyla (Büyüsüyle) yılan gibi kıvrana-kıvrana
sürünüp gidiyorum işte.
Ey
adalet beyi, inzibat amiri ateş, neden böyle
kıvranıp durmadasın dedim:
Dedi
ki:
Yüzümün
yalımından(Alevinden) kararsız bir gönlüm var (İşin veya sorun hakkında düşünerek vereceğim kesin yargı verecek
durumda değilim) da ondan.
Ey
dünyanın habercisi rüzgâr, neden böyle tez
canlısın dedim.
Dedi
ki:
İhtiyârım
elimde olsaydı bu tez canlılık şöyle dursun, şu gönlüm bile yanar, yakılır,
mahvolurdu.
Ey
toprak, ne düşünüyorsun, neden böyle susmadasın,
düşüncelere dalıp gitmişsin dedim.
Dedi
ki:
Susmama
bakma, içimde bahçeler var, baharlar var.
***
DİVAN-I
KEBİR1 MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
İstanbul
REMZİ KİTABEVİ 93
***
Neler
öğrendik:
1.
Canımız serbest olduğu
zaman hak etmediğimiz ve hakkımız olmayan isteklerle uğraşacağımızı öğrendik.
2.
Aşkın otoritesi
insana geldiği zaman; aşk canımızdaki tüm istekleri etkisiz hale getirerek
kendi yüksek, ulu, büyük kararlarını geçerli kıldığını öğrendik.
3.
Aşktan hiç kimsenin
kaçmaya gücü olmadığını öğrendik.
*
*
İşte böyle yaren;
Ateş, su, toprak, rüzgâr olan dört unsurun aşkın
emrinde olduğunu, herkesten sakladıkları güzelliklerini âşıklara sunduklarını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ