(Mevlana
Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
120.
Kendine gel;
Kapıdaki
benim işte, aç kapıyı.
Kapıyı
kapamak, razılık alameti değildir (Uygun bulana,
benimseyene, kabul ederek kapına gelene kapını kapama).
Her
zerrenin (Bütünün en küçük parçasında) gönlünde
bir saray var;
Fakat
açmadıkça o kapı, kapalı kalır sana.
Tanyerini
yarıp sabahları ağartan, seher çağının rabbi olan Tanrı sensin;
Yüzlerce
kapı açar da gel dersin.
Hayır,
kapıdaki ben değilim, sensin.
Yol
ver, aç kendini kapıyı.
Kibrit
taşı, ateşe geldi de dedi ki;
A
dilber, çık dışarıya, gel kucağıma benim.
Şeklim,
şekline benzemez amma baştan-başa senden ibaretim, görünüşüm, bir perdedir
adeta.
Fakat
bana ulaşır-kavuşursan görünüşte de sen olurum, içyüzde de sen;
Bu
kavuşmayla şeklim, yok olur gider.
Ateş
de ona, çıktım dışarı dedi;
Kendi-kendimden
ne diye yüzümü örteceğim?
Hadi,
benden duy da bildir bütün eşe-dosta, yakınlara;
Dağ
bile olsa ot gibi çek onu kendine;
Sana
kehribarlık (Çekicilik) sıfatını verdim.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Allah veya Allah
dostunun kendisine razı olup gelene kapısının kapalı olduğunu, isteklinin kendi
tercihi olan kapısından içeri alınmayacağını bilmesi gerektiğini öğrendik.
2.
İsteklinin razı
olması kadar istenilenin de razı olunması ile kapıların açıldığını öğrendik.
3.
İstekli kendi
zamanına göre değil, istenilenin zamanını beklemesi gerektiğini öğrendik.
4.
İsteklinin
istediğini aklı başındayken iyice düşündükten sonra istediğinin kapısına
varması, kapı açılana kadar da beklemesi gerektiğini öğrendik.
5.
İstekli ne kadar
istese de kapı açılmazsa o kişi için defalarca geri dönüp kendini özeleştiri
yaparak tekrar-tekrar kapıya gitmesi gerektiğini, uygun oluncaya kadar denemesi
gerektiğini öğrendik.
6.
İstenilenin şekli
isteyene benzemediğini, ama ayrı da olmadığını, şeklin ancak bir perde görevi
yaptığını, uygun olmayanların göremediğini öğrendik.
7.
İstenilene ulaşıp-kavuşan
isteyenin birlikte oldukları zaman aralarında farklılıkların kalmayacağını
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
İstenilen
mıknatıs gibi isteyeni kendisine çektiğini, istenilen ile isteyenin aradaki
şekil perdesinin kavuşmaya engel olduğunu, bu engeli isteyenin görüp
anlayancıya kadar sıkıntı çekeceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ