3 Şubat 2018 Cumartesi

DİVAN-I KEBİR 4. CİLT 4090 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
                              
4090. Hepimiz de bir tek olgun (Gereği kadar gelişmiş) kişiyiz;
Fakat neden böylesine şaşıyız (Biri iki görürüz) ki?
Neden zengin, yoksulları böyle hor (Değersiz, önemi olmayan, değersiz) görür ki?

Sağ el, ne diye kendi solunu hor görür?
Her ikisi de mademki senin elin;
Uğurlu (İyilik getirdiğine inanmak) ne demek, uğursuz (Fenalık getirdiğine inanmak) ne demek?

Biz, hepimiz aynı mayadanız (Yaradılış, öz nitelik olarak);
Aklımız da bir başımız da.
Fakat şu beli bükülmüş göğün altında iki görür olmuş-kalmışız.

Şu beşten-altıdan (Çok istemekten) pılını-pırtını çek birlik bucağına;
Niceye-dek (Ne zamana kadar) usul (Düzgün) boylu birlik ağacının yalnız sözünü edip duracaksın?

Hadi, şu benlikten geç, herkesle karış, kaynaş.
Kendinde kaldıkça bir habbesin (Tahıl tanesi-bir damla kadarsın), bir zerresin (Çok küçük bir parçasın) ancak, fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı ummansın (Okyanussun), madensin (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak).

Erkek aslan (Gürbüz ve cesur adam), her şey yapar;
Köpek (Aşağılık niyetlerle yaltaklanan, kötü davranışları olan) de köpekliğini eder-durur.
Tertemiz can, dilediğini işler, beden de bedenliğini yapadurur.

Canı da bir bil, bedeni de;
Fakat sayıda yüz binlercedir.
Hani bademler gibi, hepsinde de aynı yağ var.

Dünyada nice diller var, fakat hepsi de anlam bakımından bir;
Kapları kırıp döktün mü su, bir olur gider.

Birliğe erer de gönülden sözü, sürer-çıkarırsan can, her görüş sahibine haber gönderir, meramını anlatır.

O hekim, bana dedi ki:
Yürü, git, ekşi bir şey yemişsin sen
Hayır” dedim;
İşte” dedi, “ Rengin de ekşi
                            ***                                            
DİVAN-I KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan: Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
                            ***
Neler öğrendik;
1.    Özümüz, yapımız bir olduğu halde ayrılıklara ve ayrışmalara yöneldiğimizi öğrendik.
2.    Çokluğa sahip olmak isteyenlerin özü, hakikati olduğu gibi göremeyenler olduğunu öğrendik.
3.    Uğurluluk veya uğursuzluğu önemsemememiz gerektiğini, yaratılan her şeyin görevinin olduğunu ve bu yapması gereken görevi yapması gerektiğini öğrendik.
4.    Aslanın aslanlık, yılanın yılanlık, arının arılık yaptığını, kime ne görev verildiyse bu görevi ihtiyaç olarak algılayıp yapacağını öğrendik.
5.    İnsanların canının bir olduğunu, insanın özüne bakınca bunu görüp anlayabileceğimizi öğrendik.
6.    Diller ne kadar çok olursa olsun önermenin, tasarımın, düşüncenin veya anlatılmak istenilen bir olduğunu öğrendik.
7.    Her şeyin özünü anlamaya çalışanın her şeyin bir olduğunu görerek birliğe erişebileceğini, birliğe ulaşanın söze ihtiyaç duymadan her görüş sahibine haber gönderebileceğini, derdini anlatabileceğini öğrendik.
                       *
İşte böyle yaren;
Uygunsuz yakışıksız işler yapanın yaptığını ne kadar gizlese bile, yan yüzünün belli edeceğini öğrendik, anladık.
                         *

RAV

Popüler Yayınlar