(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini
anlatıyor)
4090.
Hepimiz de bir tek olgun (Gereği kadar gelişmiş)
kişiyiz;
Fakat
neden böylesine şaşıyız (Biri iki görürüz) ki?
Neden
zengin, yoksulları böyle hor (Değersiz, önemi olmayan,
değersiz) görür ki?
Sağ
el, ne diye kendi solunu hor görür?
Her
ikisi de mademki senin elin;
Uğurlu
(İyilik getirdiğine inanmak) ne demek, uğursuz (Fenalık getirdiğine inanmak) ne demek?
Biz,
hepimiz aynı mayadanız (Yaradılış, öz nitelik olarak);
Aklımız
da bir başımız da.
Fakat
şu beli bükülmüş göğün altında iki görür olmuş-kalmışız.
Şu
beşten-altıdan (Çok istemekten) pılını-pırtını
çek birlik bucağına;
Niceye-dek
(Ne zamana kadar) usul (Düzgün)
boylu birlik ağacının yalnız sözünü edip duracaksın?
Hadi,
şu benlikten geç, herkesle karış, kaynaş.
Kendinde
kaldıkça bir habbesin (Tahıl tanesi-bir damla kadarsın),
bir zerresin (Çok küçük bir parçasın) ancak,
fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı ummansın (Okyanussun),
madensin (Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak).
Erkek
aslan (Gürbüz ve cesur adam), her şey yapar;
Köpek
(Aşağılık niyetlerle yaltaklanan, kötü davranışları
olan) de köpekliğini eder-durur.
Tertemiz
can, dilediğini işler, beden de bedenliğini yapadurur.
Canı
da bir bil, bedeni de;
Fakat
sayıda yüz binlercedir.
Hani
bademler gibi, hepsinde de aynı yağ var.
Dünyada
nice diller var, fakat hepsi de anlam bakımından bir;
Kapları
kırıp döktün mü su, bir olur gider.
Birliğe
erer de gönülden sözü, sürer-çıkarırsan can, her görüş sahibine haber gönderir,
meramını anlatır.
O
hekim, bana dedi ki:
“
Yürü, git, ekşi bir şey yemişsin sen”
“Hayır” dedim;
“İşte” dedi, “ Rengin de ekşi”
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Özümüz, yapımız
bir olduğu halde ayrılıklara ve ayrışmalara yöneldiğimizi öğrendik.
2.
Çokluğa sahip
olmak isteyenlerin özü, hakikati olduğu gibi göremeyenler olduğunu öğrendik.
3.
Uğurluluk veya
uğursuzluğu önemsemememiz gerektiğini, yaratılan her şeyin görevinin olduğunu
ve bu yapması gereken görevi yapması gerektiğini öğrendik.
4.
Aslanın aslanlık,
yılanın yılanlık, arının arılık yaptığını, kime ne görev verildiyse bu görevi ihtiyaç
olarak algılayıp yapacağını öğrendik.
5.
İnsanların
canının bir olduğunu, insanın özüne bakınca bunu görüp anlayabileceğimizi
öğrendik.
6.
Diller ne kadar
çok olursa olsun önermenin, tasarımın, düşüncenin veya anlatılmak istenilen bir
olduğunu öğrendik.
7.
Her şeyin özünü
anlamaya çalışanın her şeyin bir olduğunu görerek birliğe erişebileceğini,
birliğe ulaşanın söze ihtiyaç duymadan her görüş sahibine haber
gönderebileceğini, derdini anlatabileceğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Uygunsuz
yakışıksız işler yapanın yaptığını ne kadar gizlese bile, yan yüzünün belli
edeceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ