O hep bizi görmek arzusundadır.
Hem bugün, geceye kadar ona hükmedersem ondan bana o
kadar faydalı sohbet fırsatı erişir ki, sizden çok güçlü, bu mecliste
oturanlardan çok olgun kişidir.
Bugün, mademki sizde ne ilim öğrenmek arzusu ne marifet
(Büyüklerin sözleri ve yaptıkları) dinlemek isteği,
hatta dünyaya ait bir dilek vardır.
O halde size her ne yapmanızı
emredersem, yalnız sizin faydalanmanız içindir.
Bir kişi sizinle dervişler sohbetinden söz açarsa, inançla onu dinleyin. Mademki dinlediniz, türlü yollardan onu inkâra kalkışmayın ve mademki işittiniz, bu af dilemek resmî bir adettir, hiç bir değeri yoktur.
Bin türlü kötü sebeplerle bozulur.
Abdestin bozulduğu gibi
karnından çıkan yel gibi geçer gider.
O zaman, «Yarabbi, nefsimize zulmettik, sinemizi temizledik dersin!»Bir gün, «Mevlana Şemseddin şunu oku!» diye bir Şeyhin risalesini getirdiler.
Onu ezgi ile musiki makamıyla
okurken alay yolu ile durak ve aksanlarını da ihmal etmiyordu ve diyordu ki:
«Ben bunları bilmem. (M.164) O ne yüce Mustafa ki (Hz. Muhammet), sefa kaynağında bütün hayallerden uzaklaşmış, kendini bütün kuruntulardan kurtarmıştır.»
Hayal hakkında aynı sözü üç
kere tekrarlıyor ve diyordu ki:
«Ey hayal git benden!
Eğer gitmezsen ben gideyim.»
O direk üstünde yürüyen ip
cambazı, iki gözü bağlanmış ayaklarında takunyası, başında su testisi, elinde
dört parça eşya olduğu halde ip üzerinde ayaklarını gıcırdatarak ileri doğru
yürüyor, tekrar dönüyor, ansızın kendini aşağı atıyor, iki ayağı ve koltuğu ile
ipi tutuyor, sonra tek parmağı ile kendini asıyor, tekrar ip üzerine
sıçrıyordu.
Öteki arkadaşı da şişmandı,
ansızın aşağı düştü, arkadaşı ip üzerinde hep ona seslenir, «Seni falan hocanın
adına getirdim,» diye bir ağlama tuttururdu.
Hemen sopaları, çarşafları
toparlar, bol bahşiş alırlardı.
Bunlar cambazlığı deniz
kıyısında öğrenirler, ipten düşerlerse su içine düşerler.
Bu suretle uzun çalışmalar
sonunda usta birer cambaz olurlar.
Ondan sonra da karaya
gelirlerdi.
Yavaş-yavaş sopalarını daha
yükseklere çıkarır, ip üzerinde durma ve yürüme usullerini öğrenirler.
Nasıl ki hilâl dolunay
oluncaya kadar, taştaki yağmur yakut haline gelinceye kadar, denize yağan
yağmur taneleri de inci oluncaya kadar sabır gerekirse, bunlar da sabır ve çalışma ile uzman birer cambaz olurlardı.
Mısra:
Koruktan zamanla
helva yaparlar.
***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
***
Neler öğrendik:
1. Büyüklerden faydalanmak için İlim
öğrenmek arzusu olması gerektiğini marifet
dinleyerek de nasıl sonuçlara ulaşabileceğimizi öğrenmemiz gerektiğini
öğrendik.
2. Dünyaya ve ahrete olan dileklerimize kavuşmak için
büyüklerin bize yol göstericiliğinden faydalanmamız gerektiğini öğrendik.
3. Büyüklerin bize
gerekli olanı İlim yoluyla anlattıklarını, sırları da işaret yoluyla
anlayışımıza aktardıklarını öğrendik.
4. Marifet olarak anlatılanlara tam inanmamız halinde
fayda sağlayabileceğimizi, inanmazsak kalıcı bir fayda sağlamadan unutulup
gideceğini öğrendik.
5. Hayallerden uzaklaşmamız ve kuruntulardan
temizlenmemiz gerektiğini öğrendik.
6. Bir şey elde etmek için sabır ve çalışma gerektiğini,
elde edene kadar kendimize zarar vermeyecek şekilde marifet sahibi olana kadar
devam etmemiz gerektiğini öğrendik.
Büyüklerin
sohbetinde bulunmak gerekiyor ve söylediklerine inanmak gerekiyor.
Bu
zamanda bir araya gelmek zor olduğundan büyüklerin kitaplarını okuyarak da
onların sohbetinde bulunmuş oluyoruz.
İçimizde ilim öğrenmek arzusu ve büyüklerin
marifetlerini dinleyerek ve doğru sözlü dervişlerin sözlerine inanarak onlarla
birlikte olmak bize dünyalık ve ahretlik büyük fayda sayladığının farkında
olmalıyız.
Tanrı
sabırlı kulunu sevdiği için sabırlı olmaya özen göstermeliyiz.
Sabır
elbette ki zor iştir ama güzel sonuçlara ulaşmak için vazgeçilmez bir
bekleyiştir.
Sabır
çalışma ile birlikte olursa sabır tanımı yapabiliriz, çalışma yoksa bu
bekleyişe katlanma deriz.
Yer
zaman ve şartların olgunlaşması için bize gerekli olan zamandır ve biz bu
bekleyiş içinde çalışmamıza devam etmemiz gerekir.
Tanrı
isteklerimizi çalışmamızın içine koyarak bize verdiğini öğrendik ve anladık.
*
RAVLİ