15 Eylül 2012 Cumartesi

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE İLİM ÖĞRENMEK ARZUSU VE MARİFET DİNLEMEK

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

 (M. 163) Onun sözleri söylenmiş olur”, dünyalık söz olur.
Mevlâna bilir ki, bu şehirde büyüklerden biri vardır.
O hep bizi görmek arzusundadır.

Hem bugün, geceye kadar ona hükmedersem ondan bana o kadar faydalı sohbet fırsatı erişir ki, sizden çok güçlü, bu mecliste oturanlardan çok olgun kişidir.

Bugün, mademki sizde ne ilim öğrenmek arzusu ne marifet (Büyüklerin sözleri ve yaptıkları) dinlemek isteği, hatta dünyaya ait bir dilek vardır.
 
O halde size her ne yapmanızı emredersem, yalnız sizin faydalanmanız içindir.

Bir kişi sizinle dervişler sohbetinden söz açarsa, inançla onu dinleyin. Mademki dinlediniz, türlü yollardan onu inkâra kalkışmayın ve mademki işittiniz, bu af dilemek resmî bir adettir, hiç bir değeri yoktur.
Bin türlü kötü sebeplerle bozulur.

Abdestin bozulduğu gibi karnından çıkan yel gibi geçer gider.
O zaman, «Yarabbi, nefsimize zulmettik, sinemizi temizledik dersin

Bir gün, «Mevlana Şemseddin şunu oku!» diye bir Şeyhin risalesini getirdiler.

Onu ezgi ile musiki makamıyla okurken alay yolu ile durak ve aksanlarını da ihmal etmiyordu ve diyordu ki:

«Ben bunları bilmem. (M.164) O ne yüce Mustafa ki (Hz. Muhammet), sefa kaynağında bütün hayallerden uzaklaşmış, kendini bütün kuruntulardan kurtarmıştır.»

Hayal hakkında aynı sözü üç kere tekrarlıyor ve diyordu ki:

«Ey hayal git benden!
Eğer gitmezsen ben gideyim.»

O direk üstünde yürüyen ip cambazı, iki gözü bağlanmış ayaklarında takunyası, başında su testisi, elinde dört parça eşya olduğu halde ip üzerinde ayaklarını gıcırdatarak ileri doğru yürüyor, tekrar dönüyor, ansızın kendini aşağı atıyor, iki ayağı ve koltuğu ile ipi tutuyor, sonra tek parmağı ile kendini asıyor, tekrar ip üzerine sıçrıyordu.

Öteki arkadaşı da şişmandı, ansızın aşağı düştü, arkadaşı ip üzerinde hep ona seslenir, «Seni falan hocanın adına getirdim,» diye bir ağlama tuttururdu.

Hemen sopaları, çarşafları toparlar, bol bahşiş alırlardı.
Bunlar cambazlığı deniz kıyısında öğrenirler, ipten düşerlerse su içine düşerler.

Bu suretle uzun çalışmalar sonunda usta birer cambaz olurlar.
Ondan sonra da karaya gelirlerdi.

Yavaş-yavaş sopalarını daha yükseklere çıkarır, ip üzerinde durma ve yürüme usullerini öğrenirler.

Nasıl ki hilâl dolunay oluncaya kadar, taştaki yağmur yakut haline gelinceye kadar, denize yağan yağmur taneleri de inci oluncaya kadar sabır gerekirse, bunlar da sabır ve çalışma ile uzman birer cambaz olurlardı.

Mısra:
Koruktan zamanla helva yaparlar.

                  ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Büyüklerden faydalanmak için İlim öğrenmek arzusu olması gerektiğini marifet dinleyerek de nasıl sonuçlara ulaşabileceğimizi öğrenmemiz gerektiğini öğrendik.

2.   Dünyaya ve ahrete olan dileklerimize kavuşmak için büyüklerin bize yol göstericiliğinden faydalanmamız gerektiğini öğrendik.

3.    Büyüklerin bize gerekli olanı İlim yoluyla anlattıklarını, sırları da işaret yoluyla anlayışımıza aktardıklarını öğrendik.

4.   Marifet olarak anlatılanlara tam inanmamız halinde fayda sağlayabileceğimizi, inanmazsak kalıcı bir fayda sağlamadan unutulup gideceğini öğrendik.

5.   Hayallerden uzaklaşmamız ve kuruntulardan temizlenmemiz gerektiğini öğrendik.

6.   Bir şey elde etmek için sabır ve çalışma gerektiğini, elde edene kadar kendimize zarar vermeyecek şekilde marifet sahibi olana kadar devam etmemiz gerektiğini öğrendik.

 İşte böyle yaren,

Büyüklerin sohbetinde bulunmak gerekiyor ve söylediklerine inanmak gerekiyor.

Bu zamanda bir araya gelmek zor olduğundan büyüklerin kitaplarını okuyarak da onların sohbetinde bulunmuş oluyoruz.

İçimizde ilim öğrenmek arzusu ve büyüklerin marifetlerini dinleyerek ve doğru sözlü dervişlerin sözlerine inanarak onlarla birlikte olmak bize dünyalık ve ahretlik büyük fayda sayladığının farkında olmalıyız.

Tanrı sabırlı kulunu sevdiği için sabırlı olmaya özen göstermeliyiz.

Sabır elbette ki zor iştir ama güzel sonuçlara ulaşmak için vazgeçilmez bir bekleyiştir.

Sabır çalışma ile birlikte olursa sabır tanımı yapabiliriz, çalışma yoksa bu bekleyişe katlanma deriz.

Yer zaman ve şartların olgunlaşması için bize gerekli olan zamandır ve biz bu bekleyiş içinde çalışmamıza devam etmemiz gerekir.

Tanrı isteklerimizi çalışmamızın içine koyarak bize verdiğini öğrendik ve anladık.

                       *

RAVLİ

Popüler Yayınlar