24 Eylül 2012 Pazartesi

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE DÜŞMANIN OYUNUNU GÖRMEK

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

Hama ile Hana arasında Hasana’ya gittim.
Mevlana ile Mecduddin aralarında şöyle konuştular:
Biz uyuştuk.

Evet, Şemseddin bizi atlatmaktan hoşlanır, ısrar edersek evet der, ne iyi olur, yine gider.

Eğer bizden ayrılırsa tedbirli davranmamız gereklidir.
Vaz geçerse hiç bir şey olmamış gibi davranırız.

O zaman bize meşhur Cuha’nın kolu çolak olduğu vakit tamburunu çalarak söylediği şu şarkıyı hatırlamak gerekir,

Şiir:
Ben hep senin köyünde kemik topluyorum ki,
Oraya hiç bir köpek ayak basmasın diye.

(Senin sofrandan dışarı artıklarınla besleniyorum, ‘Söylediklerini topluyorum’

Senin çevrene başka birilerinin gelmemesi, yalnız benim gıdam olarak kalman için çalışıyorum.)

Onlar nerededirler?
Nihayet ben diyorum ki, onlar benimkilerdir.
Sonunda anlaşıldı.

Dediniz ki, sen hep şu mısraları mırıldanırdın: (M. 186)

Şiir:
Ay yükseldi, biz alçaklaştık

( Tanrı’dan gelen nurlara sahip kişi yükseldikçe biz ona uymak yerine yanlış işler yaparak bu aydınlanmaktan mahrum kaldık)

Beyit:
Sevgilim bundan sonra bizden her ne işitsen,
Artık el açma bize, çünkü biz gittik elden.

(Sevgili büyüğüm, biz yoldan çıktık, her ne bize versen kıymetini bilemeyecek duruma geldik)

Görüyorum ki, göklerden dalga-dalga nur yağıyor..
O yavrunun yüzünden, benim yüzümden ve gözümden fışkıran nurla ta ciğerimi görüyorum.

Kuran’da, «Ey iman edenler!
Niçin yapmadığınız şeyleri söylersiniz,» anlamındaki ayetin yorumu şudur:
Bu ayet bir kere müminler hakkındadır, onları ilgilendirir.

Eğer buradaki özellik onun hakkında ise ne dersin?
«Niçin söylüyorsunuz?»
Sözü, kıskançlık kaynağından gelmiş olurdu.

Onlar kendi testilerine başkalarının tortusunu doldurmaya hiç razı olurlar mı?

O halde «Yapmadığınız şeyler,» buyrulmasının yeri olur muydu? Yeter ki bir sebep olsun.

Bunlar bir toplumdur ki, onlara iki akça verip, kâseyi doldurup götürebilirsin.

Bu ne demektir?
Katırın açlıktan kemikleri dışarı fırlamış.

(Aldığı bilgiyi taşıyamayacak yapıda ve durumda olmak)

(Yediğini hazmedecek durumda olmamak)

Sözünden başka hali de değişti; hali ile birlikte konuşması da düzgünleşti.
Artık bir şey söylemez.
Bu azarlama onlar içindir.

Siz niçin halinize uygun olmayan bu sözleri söylediniz?
Derler ki, hayır ben, bu hal ehlinin kulu kölesiyim.
Onların duyduklarını duyanlardanım.

Şu halde iş böyle olunca size mübarek olsun!
Bu çok fena bir haldir, kendine oyun oynuyorsun demektir.

Erkeklik odur ki, düşmanın oyununu görebilesin.
Söze başladı ve dedi ki:
Söyledi ve söylüyoruz.

Bunun nihayet senin oyunun olduğunu görüyorsun.
O gece kendisini çağırmadıklarından dolayı incinmişti.
Beni de evde zayıf birisi var diye çağırmışlardır.

O kimdir diye sorarlarsa, buraya gelmesini istemediğim bir adamdı dersin.
Ona bir peri verdim ki, gerçek görüşlü olduğu için gelmedi, uçtu gitti, beni kurtardı.

Ama nihayet bu kanadı sana ben verdim.
Gerekirdi ki, şimdiye kadar yerinde kalmış olsun.

Yaklaştı ve dedi ki:
Ben Kerim ile bir tarafa gitmek istiyorum.

Eğer yalnızsa.
Yalnızdır, değildir, kendisi bilir.

Ben ona, «Düşmanın oyununa dikkat et,» diyorum.
«Oyun bundan daha açık olur mu ki, falan evde öleceğim,» dedi.
Ona çok inanırdık ve o açık konuşmuştur, diyordum.(M. 187)

Allah bizim aramızdadır.
Bu işareti dinle!
                  ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
Neler öğrendik:

1.   Sevilen büyüğe yakın olanların kıskançlık gösterdiklerini, başkalarını yaklaştırmamak için uğraştıklarını öğrendik.

2.   Sevilen büyüğün kulağına sevimsiz sözler giderse o sözü söyleyen kişiden uzaklaşacağını, onu kendi haline bırakacağını öğrendik.

3.   Büyüğe karşı sevgi saygı göstermediğimiz, onu kendimize sevgili yapmadığımız müddetçe ondan bize nur verilse bile değerini bilemeyeceğimizi, bunu uygun şekilde kullanamayacağımızı öğrendik.

4.   Kuran’da kime hitap edilmişse o söz o söylenene ait olduğunu, başka bir kişi ve alana o sözün götürülmemesi gerektiğini öğrendik.

5.   Herhangi bir söz ilgilisinden başka yerde söz ediliyorsa bunun kıskançlıktan olduğunu öğrendik.

6.   Büyükler başka birinin sözünü ancak bir sebep ve gerek olursa söz ettiklerini öğrendik.

7.   Bazı toplulukların para ile iş yaptıklarından onların parasını alarak bilgi verilmesinin gerektiğini, o topluluğun paraya verdikleri kıymet ölçüsünde alacakları bilgiyi değerli bilerek yararlanacaklarını öğrendik.

8.   Yükümüzü ve bizi taşıyana iyi bakmamız gerektiğini, güçlü tutmamız gerektiğini öğrendik.

9.   Doğru sözü kabul edenin düşünce ve davranışlarının hemen değişmeye başladıklarını öğrendik.

10.           Duyup da anlamayanların anlamış gibi davranmalarının kendini kandırmak için yapılan bir oyun olduğunu öğrendik.

11.           Azarlama ile söz ve düşünce ve davranışları değişmeye başlayınca başka bir şeyler söylemenin gerekmediğini öğrendik.

12.           Düşman olanlarını, düşmanca davrananları bilmemiz ve onların oyunlarını görmemiz gerektiğini öğrendik.

 İşte böyle yaren,

Düşmanın yapacağı kötülüğü akıl yoluyla sezmemiz ve gereken tedbirleri almamız gerekmektedir.

Düşmana karşı her zaman uyanık olmak ve gerekir.

Düşmanın hakkından gelebilmek için silah gerekir eğer silahınız yoksa düşmandan uzak durmamız gerekir.

(Tahta kılıçla savaş yapılmaz)

Düşmanımız ne kadar güçsüz olursa olsun yine de dikkat etmemiz, uyanık olmamız gerekir.

Bir şey yaparak karşıya zarar verirsek, onun oyununu bozarsak, gücendirirsek düşman olurlar.

Birine iyilik yaparsak onu şeytan kandırarak sana düşmanlık yaptırır ve senin bir daha iyilik yapmana engel olur.

Bir kişi kıskanç ise sende gördüğü veya hissettiği bir değerden dolayı çekememezlik eder ve sana düşmanlık etmeye başlar.

Büyük kişilere Tanrı’nın verdiğini kıskananlar düşmanlık ederler.
Bu düşmanlık yapmada aslında şikayet Tanrı’ya dır.

Kıskanç kişi içinden Tanrı’ya şunu der:
Ben varken, ben buna daha uygun iken o değersiz kişiye değerli şeyleri niye verdin? Diye şikâyet eder.

Tanrı dilediğine zenginlik, isteyene de ilim verdiğini tekrar hatırladık, öğrendik.

                               *
RAVLİ

Popüler Yayınlar