17 Eylül 2012 Pazartesi

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE HELAL SİHİR HIRSIZLIK

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

Hazreti Peygamber (S.A.) «Size helâl olan sihir sanatından haber vereyim ki, onunla özgür kimseleri parasız pulsuz kendinize köle yapasınız,» buyurdu.

Sahabeler, «Ey Allah elçisi bize bildir,» dediler, «iyi davranış, tatlı dildir,» buyurdu.

O ahmak bir iş yapar, bir söz söyler ki, soğukluğu açıktan belli olur.
O, öyle bir hırsıza benzer ki işkence yapmadan, soruşturmadan yaptıklarını açıkça söyler.

Ancak o bir hırsız ki içinde hırsızlık zevk ve muhabbeti vardır.
Gönlü çaldıklarına bağlıdır.

Onun hırsızlığını anlayanlar yüz bin kutsal canı böyle bir hırsızın ayağına saçarlar.

Dedi ki:
Bugün Allah adı ile bu birinci lokmaya başladım, ikinci lokmaya, Cebrail’in, üçüncü lokmaya Mikail’in adı ile dördüncü lokmaya Azrail’in adı ile başladım.
Çünkü yoksulluk lokmasıdır.

Dostluk o mudur ki, dostu uyurken biri gelsin, elbisesinin bir kenarını açsın, eteğini çeksin, edep yerlerini çıplak etsin ve bunu halkın gözü önünde yapsın.

Nuh Peygamberin oğlu gibi kara yüzüne erkekçe bir tokat vurur, gizlice eteğini çekerler.

O da öteki gibi gülmez ve der ki, «Eğer ben de onun gibi gülmezsem beni çıplak eden zavallı incinir.»

Bu hoş görme, yönünden değildi, dostluktan da değildir.
Umarım ki bir vakit bizi kötüleyenler yahut hayalle uğraşanlar arasında bizim hakkımızda konuşulurken bazıları tereddüt gösterirler.

Hayret edilecek nokta şudur ki, acaba bu sözleri dostlar mı söylüyorlar yoksa bizi ayıplayanlar mı?
Hangisini ele alalım.

Onlar bir şey işitmek için kulaklarını dört açmışlardır.
Bir taraf belki öteki taraftan daha üstündür, derler.

Umarım ki sen bunlar arasında en doğru olan sözü söylüyorsun belki kendinden hiç bir şey söylemiyorsun.
Zaten doğru konuşmak lâzımdır.

Ben onlara (M. 168) dedim ki: «Sizden şu sebeple ayrılıyor ve sohbetlerinizi terk ediyorum:
Siz dervişi incitiyorsunuz.» Bu söz onlar için faydalı oldu çünkü onlar anlamıyorlar.

Senin perhizin, onlardan ayrılman bizim dostluğumuz yüzünden olmuştur.
Onlar bu hali yorgunluk yahut nezaket icabı sanırlar yahut başka sebeplere yorarlar.

Eğer hatıra bir şey gelir de bu sözü söylersen falana bir zarar gelir düşüncesi ile o sözü saklamak gerekmez.
Çarçabuk dosta anlatmak ve söylemek lâzım gelir.

Gönül ki, göklerden, feleklerden daha büyük, daha geniş, daha hoş ve aydındır; onu gereksiz sözlerle niçin daraltmalı?

Pek hoş olan bir âlemi kendine zindan gibi daraltmak nasıl uygun düşer?
Bostan gibi olan bir cihanı kendine daracık bir zindan etmek, ipek böceği gibi daracık bir koza içinde kuruntular, vesveselerle, çirkin hayallerle oyalanmak, kendini karanlık bir âleme atmak, hep gafil uyumak ne demektir?

Biz o kimselerdeniz ki, zindanı kendimize bostan yaparız.
Bizim zindanımız bostan olunca ya bostanımız nasıl olur?
Bir seyret de gör!

Hazreti Peygamberin (S.A.) mübarek sözlerinden hiç birinden irkilmedim.
Ancak şu, «Dünya müminin zindanıdır,» anlamındaki hadiste şaşaladım.

Ben dünyayı hiç de zindan görmüyorum. «Zindan nerede?» diyorum. Ancak o hazret, «müminlerin zindanı,» demiş, «kulların zindanı,» dememiştir.

Kullar başka bir toplumdur.
Burada kendi maksadını o daracık düşünceye sığdırmak gerekmez. Dost ile her ne gelirse, çabuk-çabuk, ahval şöyledir, der geçersin.

Perhiz şu cihetten gereklidir ki, acaba bu bahsi dost ile nasıl konuşayım?
Dost zaten hali görüyor.

Eğer dost olan arkadaşına söylemezsen ne kadar araşan bu konuda sol yönü bulamazsın çünkü onun her iki eli de sağ eldir.

Bundan dolayı ayette, «Allah ve Resulünün iki eli arasında,» buyrulması belki her iki eli de açıktır anlamına gelir.

                  ***

MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6

                    ***
KULLUK
Kulluk: Doğruluk ve özveri ile bağlanmaya denir.
Kul olmak için:

İnsan etkinliğinin dışında, canlı cansız maddelerden oluşan varlığın tümüne uyum sağlamak gerekir.

İnsan etkinliğinin dışında kendi kendini sürekli olarak yenileyen ve değiştiren, yaradılış ve yapı özelliklerinin tümünün güzelliklerini koruyan, değişmez bir gücün olduğunu bilmek gerekir.

Dengenin ve sürekliliğin, her an yok edilerek tekrar yaratıldığını, güzelliklerin korunduğunu gözlemler ve anlarsan kul olmak yolundasın.

Çalışmalarının sonucunda bu kadar uygunluk ve düzenin birbiri ile uyuşmasının rastlantı olamayacağını, bunları bir gücün yaptığını anlayış ve akıl erdirme yoluyla ulaşırsan kul oldun demektir. 

                                 ***

Neler öğrendik:

1.   İyi davranışın, tatlı dil kullanmanın sihir etkisi yaptığını öğrendik.

2.   Büyüklerin kutsal sözlerini aşıranlar (hırsızlık yapanlar) daha fazla aşırsınlar diye büyüklerimizin istekli olduklarını öğrendik.

3.   Halkın ayıplanacak yerlerini ve konularından söz etmenin ve ettirmenin yanlış olduğunu öğrendik. 

4.   Doğru sözün dosta söylenmesi gerektiğini, bir takım gerekçelerle saklanmasının gönlü daralttığını öğrendik.

5.   Dost olmayana doğru sözün söylenmemesi gerektiğini öğrendik.

6.   Müminlerin bu dünyayı kendilerine zindan ettiklerini oysa Tanrı’ya kulluk edenlerin bu dünyayı cennet olarak yaşadıklarını öğrendik.

7.   Tanrı’nın ve resulünün eli açık bize armağanlar verenler olduklarını öğrendik.

 İşte böyle yaren,

Büyüklerimizin sözlerini bir şekilde çalarak sizlere sunmaktayım ve sizde bu sözlerle aydınlatılmış bu yolu görmektesiniz.

 Büyüklerimiz zahmeti çekmiş ve bize bedava olarak doğru, güzel ve hakikate ulaştıran sözlerle faydalı olmuşlardır.

Yarenlerin dikkat etmesi gereken herkesten farklı bu bilgilerle yalnızlığa düşmeleridir.

Halk uykuda ve rüya görmekte ve rüya içinde de başka bir rüya görerek bunu gerçek yaşam olarak kabul etmeleri ve benimseyerek savunma içinde olmalarıdır.

Her ne kadar gerçeği olduğu gibi sunsan da, fayda amacın olsa da, iyi niyetten ayrılmasan da, uykuda bir insanı uyandırma hareketinin verdiği sinirlilik ile karşılaşır adeta seninle savaşa tutuşurlar.

 Bu bakımdan yeni derviş yoluna girenlerin susmayı tercih etmelerini öneririm.
Kızgınlıkla soğuk sözler etmekten kaçınmalarını isterim ve beklerim.

Büyüklerin sözlerini sindirip tamamen kendimize mal edene kadar sabırla eklememiz gerekir.

Elbette ki bu dünyayı cennet hayatı bilmemiz yaşam sevincimizi başımıza ne gelirse gelsin devam ettirmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.

Google den okumalısın.
RAVLİ: ŞEMS-İ TEBRİZİ VE SOĞUK SÖZ YOLDAN ALIKORRAVLİ: RAVLİ: MEVLANA VE SOĞUK DEMİRİ DÖVMEK
RAVLİ

Popüler Yayınlar