(Mevlana Hazretleri Şems Hazretlerini kendini anlatıyor)
2730.
Gündüzün yüzü, gecenin simsiyah, büklüm-büklüm saçlarının altına girip
gizlenince hadi diyorsun bana, o amber gibi simsiyah, o halka-halka saçlarını anlat.
Şu
kamışlıklara uyku ateşi düşmüş, sen gelmişsin, şeker gibi dudaklarından bahset
diyorsun.
Hem
de bir kere anlatmaya kanmazsın ki;
Gazeli
tamamladım mı hayır diyorsun, tekrar-tekrar söyle.
Gel
de bir kendinle kıyasla beni;
Tam
uyku bastırmışken lalan (Bakım, eğitim ve öğretimle
görevli), hadi dese sana, amberden bahset, ne yaparsın?
Ne
içtiysen içmişsin, neşeli bir halde gelmişsin, asıl sen içtiğinden içir, onu
sun bana, içtiğin şeyden bahset.
Mademki
benden sarhoşça çalgılar, ezgiler istiyorsun, sen de bu âşıkla beraber
kadehten, sağraktan (Büyük kadehten) konuş.
Bu
sözleri şaka olsun diye söyledim;
Yoksa
senin ayağına toprağım ben, bana estirsen Kaymaz de, istersen Sencer (Sultan), hepsi de kutludur bence.
Kâfir
(İnkâr edici) huylu aşk, geceleyin bin kere
damdan odaya çekti, odadan mahallenin ta öbür ucuna götürdü.
Gece,
öylesine vakitsiz geldi, öylesine ansızın çattı ki;
Testinin
kulağını tutar gibi kulağımı öyle sıkı tuttu ki.
Bana
ne doldurursa doldursun, ona teslim olmuş bir testiyim (Topraktan yapılmış su kabı);
Testi,
sakanın (Kaynaktan eve su taşıyan kişinin)
tutsağıdır, nasıl olur da kaçar ondan?
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Gece uyumadan
sevdiğimizi gönülden istememiz, hayalini gözümüzde canlandırmamız gerektiğini
öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Sevdiğimiz
ruhu değişik şekilde yanımıza geldiğini, bilhassa gece geldiğini, sevenine
hediyeler verdiğini, uyanık olanın bu hediyeleri göreceğini, uykuda olanın ise
bu hediyeleri sonradan anlayabileceğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ