(Mevlana
Hazretleri zevki ve sefayı anlatıyor)
2070.Dur,
yel (Rüzgâr), neden esinti-esinti gelip geçer
gider?
Söyleyeyim
sana;
Zevk-safâ
(Gönül şenliği, kedersizlik, neşe, zevk, eğlence,
saflığa, berraklık) defterine yaprak-yaprak, fakat tezce gelmeni ister
de ondan.
Dur,
gece, neden perdeler salıyor (Görünmezlik oluşturuyor)?
Söyleyeyim
sana:
Düğün
var, dernek var, bütün zevk-safâ çarşafına (Gösterişin
özentisini, çekemezliğe ve bundan oluşan huzursuzluğu önle) der de
ondan.
Beşin
de, dördün de, yedinin de sırrını söylerdim amma zevk safâ tavlasında bir-iki
oyunla yutuldum da söyleyemiyorum.
Hep
beni övsün, beni sövsün (Onur kırıcı sözleri bana
söylesin, küfretsin), başkasını değil;
Her
ikisi de, hem de hamı, olgunu, abıhayattır (Ölümsüzlük
verir) bana.
Şarabının
mahmurluğu (Sersemliği) mu daha hoş, sarhoşluğu
mu?
Canlarımız,
ebediyen kadehi olsun onun.
Sitemiyle
(Öfkelenmeden rahatsızlığını bildirmesiyle) öylesine
sarhoşum ki sitemiyle lütfunu (İyiliğini) ayırt
edemiyorum;
Artık
bana ne insafını, adaletini sor, ne lütfunu, ihsanını.
Cefası
(Eziyeti), kaçıp giden canımı yemle, tuzakla
tuttu da vefâ (Sevgiyi sürdürme, sevgi ve dostluk
bağlılığı) kuşuna eş etti gitti.
Canım,
gitmemek için çok bahaneler buldu amma baht, devlet, o bahtsızı adım-adım çekti
yanına.
Onun
derdini bilip tanıyan, zevk, neş’e istemez;
Onun
adını duyanın, izinin tozu bile kalmaz.
Düşünce
hüthütleri (Kuşların haber vermesi ile), izinin
tozunu bulup haber getirince Süleyman’ın saltanatı benim olur;
Çünkü
apaçık meydana çıkar o dilber, veresiye değil, peşin olarak görürüm onu.
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler
öğrendik;
1.
Tanrının
zevk-sefa defterine adımızı yazdırmamız için zevk ve sefanın aşamalarını
bilmemizin ve yaşamamızın gerektiğini öğrendik.
2.
İnsanların
üremesinin de güzel çocukların olmasının da zevk-sefa için olduğunu öğrendik.
3.
Devamlı ve
bitmeyen, tükenmeyen zevk-sefanın sarhoşluğuna kadar mesafe almamız gerektiğini
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
En büyük zevkin ve sefanın tutkuyla
sevdiğimiz, aşık olduğumuz, dostlukla bağlandığımız, sevgili dediğimiz Allah
dostuna olması gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ