(Mevlâna hazretleri Şems Hazretlerini anlatıyor)
7320. O (Aşk) kanlar içerek semiren (Şişmanlayan), o ciğerler yiyen (Büyük bir hastalık oluşturan) aşk yok mu?
Yarabbi bize karşı yumuşat (Öfkesini, kızgınlığını, inadını bıraktır) onu, merhamet (Acıma hissi) ver ona.
Kan dökmediği (Ölüme yol açmadığı) gün ağrılar tutar onu;
Aşıkın ciğerini yemedikten (Tüketmedikçe, bitirmedikçe) sonra hiçbir şeyle dinmez, geçmez o ağrı.
Bakışının okunu (Avladığı silahı) gördüm senin;
Can (Yaşam, hayat), ne devlet (Tanrının yetkili kıldığı, sırlarını bağışladığı, ilmiyle kudretiyle desteklediği, yetki verdiği kişinin sözlerini doğru çıkardığı, isteğini kendi isteği olarak gerçekleştirdiği, diğer insanların kabul ederek boyun eğdiği, erdeme ve ölümsüzlüğe kavuşturmaya, insanları yönlendirme ve yöneltme makamına) bu dedi;
O zıhın (Elbisenin dış tarafının) çekişiyle yay gibi doluyum, dolu.
Aşâlık (Niteliği düşük) topraktım, yokluk bucağında gizliydim;
Aşkın, mezarımın başına geldi de hadi dedi, kalk, sıçra.
Senin sesinle sıçradım, kalktım;
Senin buyruk sürdüğün devirde oturdum, kaldım..
Beni sen ağırla a efendim, şarap (Tanrı şarabı) sun bana.
Kendinden geç de karşımda otur;
Beni de kendimden, varlığımdan geçir...
Geçir de ne küçüğü düşüneyim, ne büyüğü.
Satranç tahtasında yayayım (Piyade), at istemiyorum;
Sana mat olmuşum (Yenilmişim) a padişahım, yanağını koy yanağıma.
A İsa soluklu Yusuf, param olsa da gamlıyım, olmasa da.,
Getir Cem'in kadehini (Olan biteni gösteren kadeh), vallahi sensin sakiy (Allah'ı sevdiren, Allah nuru saçan).
O şarabı (Helal şarabı, Tanrı şarabını) sun ki gönül (Kalpte oluşan duyguların kaynağı), onun yüzünden ayna gibi ap-arıdır (Alıp götürücüdür);
Getir cumartesi'ye, perşembeye atma.
Ey can-ey can (Yaşam ve hayat), Allah korusun...
Sür deveyi (İleri doğru hareket ettir), Allah korusun.
***
DİVAN-I
KEBİR 7 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN HAZIRLAYAN: ABDULBAKİ
GÖLPINARLI KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
Aşkın varlığının aşıklarla beslendiğini, aşıklara hiç merhamet etmediğini, aşık kanı dökmedikçe rahat etmediğini öğrendik.
Aşkın hedeflediği kişilerin kurtuluşların mümkün olmadığını öğrendik.
Mevlana Hazretleri aşkın varlığını sesiyle anlayınca oturduğu yerden sıçrayıp kalktığını, aşkın buyruğunun hüküm sürdüğü yer ve zamanda Mevlana Hazretlerinin hareketsiz kaldığını öğrendik.
Aşk varlığı karşısına gelince Mevlana Hazretleri varlık bağından kendisini kurtarmasını, büyük-küçük düşüncesinden kurtulmak istediğini öğrendik.
Mevlana Hazretleri aşk oyununda peşinen yenilgiyi kabul ettiğini öğrendik.
Aşkın Allah'ı sevdiren, Allah nuru saçan, olan biteni olduğu gibi gösteren olduğunu öğrendik.
Helal şarap olan, insan eli değmemiş Tanrı şarabı kişiyi bulunduğu yerden alıp götürdüğünü öğrendik.
Aşkta ileri gitmek gerektiğini, durmamak gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Hayat ve yaşam nasıl bir varlıksa aşkın da bir varlık olduğunu, bu ikisini de birlikte Allah'a sığınarak ilerletmemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ
