Berk-u ferr-i rûy-i
hûb-i sadıkin
Ten fenaşüd van
beca tâ yevm-i din
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
6.inci cilt 4715 inci beyit açıklaması)
“ Doğruların güzel
yüzlerindeki parlaklık ve nur, bedenleri yok olsa da kıyamet gününe kadar
yerinde kalır.”
Ne mutlu o kimseye ki
güzelliğinin nuru ve parlaklığı bedenleri yok olsa da ebediyen baki (Yok olmaz) kalır.
Malı ve altını olanda devlet (Emir etme ve yaptırma gücü) var sanma.
Asıl nuru ve parıltısı olan
kimse devlete ermiştir.
İzzet-ü nefisle (Şerefini, itibarını, dereceni muhafaza etmekle) mal ve
mansıpla (makamla) olan devlete, devlet deme.
Mademki bekası (Kalıcılığı) yoktur, değersizdir.
Ebedi devlet dervişliktir.
Hak şarabıyla mest olmakta ve
hayranlık içinde kalmaktadır.
Yoklukta, manevi güzelliğin
nur ve parıltısı vardır.
Hakka karşı aczi (Kabiliyetsizliği, gücü yetmezliği) bırakıp da kendini
müstağni ( Kimseden bir menfaat beklemeyen, bir şey
istemeyen, kimseye ihtiyacı olmayan, gönlü tok, tok gözlü, çekingen, nazlı)
gören nefis, kâfir bir firavun kesilir.
***
GÜLŞEN-İ TEVHİD İBRAHİM ŞÂHİDİ
Çev: Midhat Bahari BEYTUR
İnkilap ve Aka kitapevleri
koll. Şrt.
***
Neler öğrendik;
1.
Allah’a (C.C.)
kalpten bağlılıkla bağlanan, kalbi samimi olarak doğru dostluk yaklaşımı içinde
olanların yüzlerinde nurun tenleri yok olsa bile kıyamet gününe kadar nurun
kalacağını öğrendik.
2.
Zanna, şüpheye ve
bilgisizliğe esir olanın oyun çocuğu hükmünde olacaklarını öğrendik.
3.
Çocukta yüzlerce
inat ve zarar verici davranış olduğunu ama kuvvetinin olmadığından az zarar
verdiklerini öğrendik.
4.
Terbiye almamış,
çocuk gibi davrananların güç sahibi oldukları zaman kendine rakip gördüğünü,
düşman olarak niteleyerek zarar verdiğini öğrendik.
5.
Cahil kişinin
silah sahibi olunca haksızlık ederek herkese zarar vereceğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Yoksulluğa şükretmemiz
gerektiğini, çünkü bu sayede Allah’ın bağışladıklarına teşekkür edip, kendimizi
büyük görmenin oluşturduğu sayısız hastalıklardan, huysuz ve kötü yürekli kimse
olmaktan kurtulacağımızı, huzur ve sakinliğe kavuşacağımızı öğrendik, anladık.
Hakka muhtaç olduğumuzu
anlamak ve kabul etmek için başımıza büyük sıkıntı gelmesini beklemek
gerekmediğini öğrendik.
*
RAVLİ