10 Haziran 2014 Salı

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 586

Ya muzaffer ya muzaffer-cuy bâş
Ya nazarver ya nazarcûy bâş
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 4076 inci beyit açıklaması)

“ Ya üstün ol ya bir üstünlüğü ara.
Ya görüşlü ol yahut bir görüşlüyü ara.”

Veliler, Hakkın yardımıyla muzaffer olmuşlardır.
Hakkın nuruyla da nurlanmışlardır.

Öyle bir veliyi ara ve onun önünde öl ki (Velinin bizim diriliğimizi yok edip,  yeniden bize can ve kişilik vermesine kadar ölü gibi söz söylemeden sevgiyle ve saygıyla bağlanarak emirlerini doğru bilip yapmamız ve ona hizmet ederek boyun eğmemiz) o pirin nuru seni nurlandırsın.

Şahidi (Kitabın yazarı) manevi pir buldu (Afyon Mevlevi şeyhi Sultan Divani Mehmet Çelebi’yi buldu) ve Mevlevi tarikatında (Yolunda) ona mürit (Öğrenci) oldu.

Aşk denizinde yüzmesini öğrendi ve onunla aşk şehrini dolaştı.
Aşk, güneş gibi gönlümde doğdu.
Onda ne sabır bıraktı ne karar.
                                        *
Neler öğrendik:
1.    Yüce bir şeyhin bize hazırlık yaptırması ve gönül gözümüzün açık olması gerektiğini bunlar tamam olmadan yola çıkılmasının uygun olmadığını öğrendik.
2.    Yücelere kuvvetlenmeden, büyümeden çıkmanın tehlikeye atılmak olduğunu öğrendik.
3.    Aklımızın yücelere çıkmaya yetmiyorsa başka bir aklı kendimize rehber etmemiz gerektiğini öğrendik.
4.    Doğru bakış sahibi olmamız gerektiğini, doğru bakış sahibi değilsek başka bir doğru bakış sahibini bulmamız gerektiğini öğrendik.
5.    Akıl anahtarı olmadan Tanrı kapısının açılması hevesten ibaret olduğunu, akıl anahtarı olmadan yapılan çalışmanın doğru bir iş olmadığını öğrendik.
6.    Bütün âlemin içi boş temelsiz ve kısa süreli zevk ve işlerle, tuzaklarla dolu olduğunu öğrendik.
7.    Çeşit-çeşit güzel yiyeceklerin esiri olan kişinin tuzağa düşebileceğini öğrendik.
8.    Elinde Kur’an iyi görünen fakat içinde hilelerle, gönlü büyülerle dolu, yok etmek, perişan etmek, ezmek, mahvetmek için silahlarını gösteren insanların çok olduğunu, bunu zarar görmeden anlamak gerektiğini öğrendik.
9.    Yalancı, hilekâr insanların ışığı karanlıkta çakan şimşek gibi kısa süreli ve geçici olduğunu, bizim Hak kapısına yolumuzun hayli uzun olduğunu öğrendik.
10.                      Ariften bir rehberin olmadan parlak sözlerin ışığıyla kendi kendine karanlıkta gidip yol alanın elbette ki zan ile bir yerlere varacağını, fakat rehber ile karşılaşınca rehberin ona “ Sen kaybolmuşsun!” diyeceğini öğrendik.                   
                                        *
İşte böyle yaren;
Hak yolunun uzun ve tuzaklarla, hilelerle, varken zan etmelerle dolu olduğundan her an yolumuzu şaşırabileceğimizi, tuzaklara düşebileceğimizi, kendimizi koruyarak yol almamız için Arif kişinin kılavuzluğunda, vahinin ışığıyla gitmemiz,  “ Zan Hakkı bilmez” ayetini iyi anlamamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Mevlana hazretlerinin emin olan gemisine binmemiz ya da gemimizi bu gemiye bağlamamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Bazılarının “Ben kendi halimi terk ederek körü körüne neden Mevlana’ya tabi olayım” der, fakat kör birinin, görüşü olamayan kişinin bir rehberle gitmesinin utanç olduğunu fakat rehbersiz yüzlerle utançla muhatap olacağını öğrendik, anladık.

Mesneviyi okuyup da Mevlana’yı kendine kılavuz etmeyenin, ona sevgiyle bağlanmaktan kaçanın, hizmet etmekten utananın, Mevlana’nın ruhaniyetinin nurundan yararlanmayanın, benliğinde ısrar edenin doğru yolda ilerleyemeyeceğini, kendi zanlarıyla kaybolup gideceğini öğrendik, anladık.

Yenilmek ve yenilgiyi kabul ettikten sonra ancak başarıda kutluluk, baht açıklığı, yüksek makam ve düzen yolu olduğunu öğrendik, anladık.

Olgun, bilgin, yaşlı bir arif (Çok anlayışlı, sezgili) bulmamız gerektiğini, ona teslim olmamız gerektiğini, teslim olmanın şartının işi uzatmamak olduğunu, sapıklık içinde koşuşmaktan kurtulmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Pirin göğün merdiveni olduğunu, göğe tırmanacak bir zemin sağladığını, nasıl ki oku yay attığından piri aramamız, istememiz, bulmamız gerektiğini öğrendik, anladık.

Bir kimsenin dikkatsizlik içinde yüz yıl yol alsa da körcesine aşılan yol aşılmış sayılmayacağını, silahsız savaşa girilmeyeceğini öğrendik, anladık.
                                            *

RAVLİ

Popüler Yayınlar