Terk-i mekr-i
hişten gir ey emir
Ya bikeş piş-i
inayet hoş bimir
(Hazreti Mevlana, Mesnevi
6.inci cilt 3797 inci beyit açıklaması)
“ Beyim!
Kendi hileni bırak.
Allah’ın inayetlerine ( İyiliklerine, beğenilerine, güzel görmesine doğru) yürü,
orada hoşluk içinde ol.”
Allah’ın yardımları sana yar
olursa (Dost, arkadaş, yardım eden, destekleyen, seven,
sevgili olan) canın bu sırlara vakıf (Bilen,
farkında olan) olarak sevinir.
Eğer Hakkın yardımları senin
elini tutmazsa çalışıp çabalaman rüzgâr gibidir, gelir-geçer.
Ey yardımı
istenilen, ey yardım eden Allah’ım!
Yardımlarınla bizim
yularımızı çek.
Çeke-çeke bizi visaline (Zorlayarak kavuşana) kadar ulaştır.
Senin yardımların olmadıkça
bizde sana doğru kımıldamaya hal mi vardır?
Ey yardım eden
Allahım!
Bizim çalışmamızdaki kuvvet
de sendin.
Çalışmamızı sen yardımınla
birleştir de birlikte ilerlet.
*
Neler öğrendik:
1.
Cenab-ı Hakkın hâkimiyetine
uygun hareket etmek gerektiğini, kendi başarımız için aklımızla düşünerek
yaptığımız çalışmalardan çok daha üstün ve verimli olduğunu öğrendik.
2.
Fayda sağlamak
amaçlı sahtekârlık, düzenbazlık ve yalancılık yapmadan ve tercih etmeden Hakkın
elimizden tutması için beğendiği şekilde davranmamız gerektiğini öğrendik.
3.
Allah’ın bize sahip ve etkin olmasını, bizim de ona ait olmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Allah’ın bize vereceklerini
sessizce, acele etmeden, hilelere, sahtekârlıklara, düzenbazlığa, yalancılığa
karışmadan; bekleyiş içinde olmamız gerektiğini, Allah’ın bir sebepli-sebepsiz bizi
muradımıza kavuşturacağını öğrendik, anladık.
“ Ölmeden
önce ölünüz” hadisi şerifinin sırrını anlayanın ölümden sonra
ganimetlerin kat-kat artacağını öğrendik, anladık.
Bilgi satmanın, ustalık göstermenin,
uzman diplomaların olmasının Hakkın yanında beğeni olmadığını, Hakkın ölmeden
önce öleni beğendiğini öğrendik, anladık.
Ölenin kavga etmediğini,
yalan söylemediğini, dedikodu etmediğini, didişmediğini, münakaşa etmediğini,
insanların malına canına namusuna göz dikmediğini sadece sustuğunu öğrendik,
anladık.
Yaşarken inandığımız
hakikatleri öldükten sonra olduğu gibi göreceğimizden; yaşarken hakikati olduğu
gibi görmek için ne yapmak lazımsa onu yapmak için fırsat bulmamız, kendimizi
Tanrı ölçülerine göre hesaba çekmemiz, bu sorumluluğu önem vermemiz gerektiğini
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ