6 Haziran 2014 Cuma

DERVİŞ YOLU GÜLŞEN-İ TEVHİD 582

Terk-i mekr-i hişten gir ey emir
Ya bikeş piş-i inayet hoş bimir
(Hazreti Mevlana, Mesnevi 6.inci cilt 3797 inci beyit açıklaması)

“ Beyim!
Kendi hileni bırak.
Allah’ın inayetlerine ( İyiliklerine, beğenilerine, güzel görmesine doğru) yürü, orada hoşluk içinde ol.”

Allah’ın yardımları sana yar olursa (Dost, arkadaş, yardım eden, destekleyen, seven, sevgili olan) canın bu sırlara vakıf (Bilen, farkında olan) olarak sevinir.

Eğer Hakkın yardımları senin elini tutmazsa çalışıp çabalaman rüzgâr gibidir, gelir-geçer.

Ey yardımı istenilen, ey yardım eden Allah’ım!
Yardımlarınla bizim yularımızı çek.

Çeke-çeke bizi visaline (Zorlayarak kavuşana) kadar ulaştır.
Senin yardımların olmadıkça bizde sana doğru kımıldamaya hal mi vardır?

Ey yardım eden Allahım!
Bizim çalışmamızdaki kuvvet de sendin.
Çalışmamızı sen yardımınla birleştir de birlikte ilerlet.

                                        *
Neler öğrendik:
1.    Cenab-ı Hakkın hâkimiyetine uygun hareket etmek gerektiğini, kendi başarımız için aklımızla düşünerek yaptığımız çalışmalardan çok daha üstün ve verimli olduğunu öğrendik.
2.    Fayda sağlamak amaçlı sahtekârlık, düzenbazlık ve yalancılık yapmadan ve tercih etmeden Hakkın elimizden tutması için beğendiği şekilde davranmamız gerektiğini öğrendik.
3.    Allah’ın bize sahip ve etkin olmasını, bizim de ona ait olmamız gerektiğini öğrendik.
                                 *
İşte böyle yaren;
Allah’ın bize vereceklerini sessizce, acele etmeden, hilelere, sahtekârlıklara, düzenbazlığa, yalancılığa karışmadan; bekleyiş içinde olmamız gerektiğini, Allah’ın bir sebepli-sebepsiz bizi muradımıza kavuşturacağını öğrendik, anladık.

Ölmeden önce ölünüz” hadisi şerifinin sırrını anlayanın ölümden sonra ganimetlerin kat-kat artacağını öğrendik, anladık.

Bilgi satmanın, ustalık göstermenin, uzman diplomaların olmasının Hakkın yanında beğeni olmadığını, Hakkın ölmeden önce öleni beğendiğini öğrendik, anladık.

Ölenin kavga etmediğini, yalan söylemediğini, dedikodu etmediğini, didişmediğini, münakaşa etmediğini, insanların malına canına namusuna göz dikmediğini sadece sustuğunu öğrendik, anladık.

Yaşarken inandığımız hakikatleri öldükten sonra olduğu gibi göreceğimizden; yaşarken hakikati olduğu gibi görmek için ne yapmak lazımsa onu yapmak için fırsat bulmamız, kendimizi Tanrı ölçülerine göre hesaba çekmemiz, bu sorumluluğu önem vermemiz gerektiğini öğrendik, anladık.
                                            *

RAVLİ

Popüler Yayınlar