2 Nisan 2012 Pazartesi

ULU ARİF ÇELEBİDEN RUBAİLERİ 41-60

                                      ***
                                       41
Tarikat ‘yol’ erleri, sema’dan sarhoş ve baygın olduklarında,
Yüz binlerce mecnunlar derecesinde cezbeli olurlar.

Sakın sanma ki onlar da bu dönen kümbet (Kubbe) gibi boşuna dönerler.
                                       ***
Tarikat erleri sema ederken insani sıfatlarından koparak (Kendinden geçerek) ilahi sıfatlara ulaştığını, Allah’ın kendini gösterdiğini, Allah’a yakınlaştığını, Allah’a ulaştığını öğrendik.

Bu durumda olanda şaşkınlık, sersemlik oluşur ve hayret edeceği şeyler görür.
Cezbede kişinin istemesi, arzu göstermesi ve alışmasıdır

Dönüşlerin bir bale gösterisi olmadığını bilmemiz gerektiğini öğrendik.
Delinin de buna benzer hareketleri olur ki buna cinnet denir.
Karıştırmamak lazımdır.
                                           ***
                                             42
Âşık, toprak ve sudan ibaret vücudundan geçerse hoş olur.
Bir deli, zincirini kırıp koparırsa hoş olur.
                                           ***
Müminin vücuda bağlılıktan kendini kurtularak ilahi sıfatlara bürünmesi hoş olacağını öğrendik.

Tanrı yolunda delilik yapmanın hoş olduğunu öğrendik.
                                             ***
                                               43
Ne zamana kadar bu savaşın içerisinde kıvranacağım.
Ne zamana kadar gönül kadehi taşlara amaç (Hedef) olacak.

Bir kere de kendimi Mesih ( İsa Peygamber) gibi kendimden ayırayım.
Artık ne vakte kadar bu topal eşeğin eziyetini (sıkıntısını) çekeceğiz.
                                               ***
Dünyada yaşadıkça mecburen mücadele ve savaş olacak ve gönül kırma hareketleri olacağını öğrendik.

Özellikler Tanrı erine saldırıldığından çok Tanrı eri kendini gizler veya kendine deliliği, divaneliği örtü yaparak rahat eder.

Bedenin ruhu, canı, gönlü, kalbi taşıdığından bakım istediğini, ancak bu bakımın ilahi âlemden uzak kalmaya sebep olduğunu öğrendik.
                                                  ***
                                                    44
Bu kapıdan kovulan başka,
Bu kapıya bağlı olan başka,

Bu kapıya bağlanmaya layık olan başka,
Gönlü ferah başıboş olanlar başka,

Gamlı tasalı olanlar başka,
Çayır çimen başka,

Meyveli ağaç başka,
                                                   *** 
Tanrı yolunda olanların niyetlerinin, amaçlarının, yaptıklarının farklı olduğunu, öğrendik.
Bu yolda gidenin en beğenileni aşamaları başarılı geçerek meyve veren olduğunu öğrendik.
Yani Tanrıya varışı tamamladıktan sonra halkın içine dönerek halkı aydınlatanlardır.
                                                      ***
                                                        45
Yüzünden güneş faydalanmıştır bu gün,
Senin önünde ay, küçük bir köledir bugün,

Kâbe gibi güzelliğini göster,
Ta halk bilsin ki bayramdır bu gün.
                                                       ***
Öyle ışık verecek duruma gelmeliyiz ki âlimler, bilginler bizim sözlerimizden faydalansınlar.

Öyle ışık verecek duruma gelmeliyiz ki yön arayanlar bizi dönerek güzellikleri görüp bayram etmeliler.
                                                        ***
                                                         46
O gizli yar (Sevgili), benden el çekti bugün,
Elden gittim, bağımı kırdın bugün,

Bir defa değil, bin kere sarhoşum bugün,
Divaneyim, divanelere tapanım bugün.
                                                          ***
Tanrı ile bağ koptuğu zaman deli divane olunduğunu ve insanın ne yapacağını şaşırdığını öğrendik.
                                                          ***
                                                            47
Ey gönül, ben sana o gün bu işin arkasında koşma,
Yıpranırsın demedim mi?

Sözümü tutmadın, şimdi sükût içinde yan, yakıl;
Öğütlerimi dinlemedin, şimdi ayrılığa kendini alıştır.
                                                    ***
Gönül ile Tanrı arasında ki ilişki âşık ile âşık olunan sevgili ilişkisi gibidir.
Sevgili daima naz eder ve uzaklaşır.
Âşık da sevgiliyi görmek için can atar.
Böyle bir ilişki de gönlün yanması, kebap olması, varlığını tamamıyla sevgilinin varlığına vermesi tamamlanıncaya kadar devam edeceğini öğrendik.
                                                     ***
                                                       48
Biz niyaz ehliyiz, namaz ehli değil.
Namazı bırak da niyaza gel.

Eğer kalp gözün açık ise bil ki:
Bizim gönlümüzde ve canımızın içinde ne Kudüs’ler ve ne Hicazlar var.
                                                               ***
Tanrı huzuruna namaza durmadan önce, büyüğe karşı olan selamı, saygıyı ve duayı nasıl yapman gerektiğini öğrenmen gerekir.

Tanrı huzuruna alınman için, namazının kabul edilenden olması gerekir.
Namaz 5 vakittir ama iman her nefestedir.

İmanı öğrenmeden, tam inanmadan kıldığın namaz kabul edilen olmaz.

Hakikati gören anlayışın varsa Tanrı erlerinin içindeki seni Tanrı huzuruna çıkılacak zeminin olduğunu görmelisin.(Kudüs)

Hakikati gören anlayışın varsa ziyaret edeceğin yerde ne yapacağını, nasıl davranacağını Tanrı erlerinden öğrenip terbiye almalısın. (Hicaz)

Onun için Tanrı erinin gönlünde yer etmek ve canından sana ikram ettiğini görmek ve öğrenmek için gerekenleri yaşamalısın.
Google’dan ( RAVLİ HUŞU) yazarak daha fazla bilgi edinebilirsin.
                                                      ***
                                                       49
Aklımız, fikrimiz-İlimden haberimiz olduğu zamandan beri- gönül tenceremiz,
Aşk ateşi ile kaynıyor.

Birçok ateşler gördük,
Fakat senin ateşin gibisini ne gözümüz gördü, ne kulağımız duydu.
                                                      ***
İlim sahibi olanın Tanrı aşkına talip olduğunu öğrendik.
Tanrı aşkının ateşinin insanın gönlünü artan bir istekle ısındırdığını ve coşkuya taşıdığını öğrendik.
Kaynayan tenceredeki sıvı buhar olur.
Buhar kolayca istenilen yere rüzgâr vasıtasıyla gider ve yine ısı tesiriyle kaynama önceki haline gelir.
Tencerede suya karışmış tortular kalır.
Buhar saf olarak gideceği yere götürülür.
                                                       ***
                                                      50
Mum gibi dostla, düşmanla arkadaşlık ediyoruz.
Mum gibi herkesin nakşını, şeklini alırız.

Kallâş (Ters insan) ve kalender (Dünya işleri ile uğraşmayan) biziz ve bizim âdetimiz öyledir:
Mum gibi yanmaktır, ölümümüz sönmektir.
                                                    ***
Tanrı erlerinin her seviyeden, her değişik insanla arkadaşlık ettiğini öğrendik.
Herkesin görmek istediği şekli alırız, yani kendimizi insanlardan soyutlamayız.

Yaşam tarzımız, ilgi duyduğumuz ve önemsediğimiz başkalarına ters ve akıl dışı gelebilir.
Tanrı erleri ışık verip çevresini aydınlatmak için kendi vücutlarını yok ederek ışık olarak kalmak isterler.

Işık vermek için yanmak gerektiğini, böylece ışık olarak yaşamak istediklerini öğrendik.
                                                       ***
                                                        51
Ey âşık!
Eğer dert ehlinin temiz soluğuna “ Nefesine” sadık kalırsan,
Derhal sevgiline ulaşırsın.

Eğer yokluk âlemine, ayak yerine baş koyarsan,
O zaman maneviyat âlemine baş olmağa ve başkanlığa layık olursun.
                                                        ***
Nefes: Tanrı erinin sözü ve bakışı ile sende gittikçe iyiliğe doğru etki sağlayan nurun gönülde gelişmesidir.

Tanrı erinin sözlerine bütün kalbinle inanırsan ve itaat edersen sana kısa zamanda Tanrı’ya kavuşman için yardım edeceğini öğrendik.

Maddenin öneminden ve seni bağlayan bağlarından kurtulup Tanrı âlemine tüm varlığınla ve saygı ile girersen yol gösterenlerin başı olursun.
                                                         ***
                                                           52
Gönül, senin hayalini evde oturduğu vakitte,
Gönül senden yüzlerce dert hikâyeleri okur.

Hayalinin letafetini gördüğü vakitte “Utandığından” gönül,
Hayalin ayakları altına canını döşer.
                                                     ***
Kişide aşk derdi varsa sevgilinin hayaline dalar.
Kişide aşk derdi yoksa can sıkıcı hayallere daldığını öğrendik.
İnsanın yapısından dolayı kalbe boşluk bırakılırsa fena ve fenalığa yönlenir.
                                                      ***
                                                        53
Mekân ile ilişikli “ Kayıtlı” olan sevgiliye vuslata “ Erişmeye” imkân olmaz.
Ondan ötürü, senin ayrılık derdin vuslatın “ Erişme ve yetişme merhemi ile onulmaz”.

Siz nerede olursanız o sizinledir. (Tanrı)
Buyuran odur.
İşte bu sevgiliye âşık ol ki onun vuslatına içten dost olabilesin.
                                                           ***
Yaşamı ve davranışı dünyaya bağlı olan sevgili seçersek ona ulaşamayız.
Dışımızda olan sevgiliye ulaşmak imkânsız olduğunu öğrendik.

İçimizde ve bizimle olan, Sevgiliye (Tanrı’ya) dost ve âşık olmamız gerektiğini öğrendik.
                                                           ***
                                                           54
Feleğin hadiselerinden çok gam gördüm,
Feleğin dönüşünden gönül neşesini çok az gördüm.

Tanrı’ya şükürler olsun ki Ay devrinden sonra
Zuhal’in devrini ve Âdemin zuhurunu gördüm.
                                                          ***
Ay’ın tabiatı ılımlı soğuk ve ılımlı nemliliktir.
Zayıflık, acizlik, bilgisizlik, aşağılık, acelecilik görülür.

Zuhal yıldızının tabiatı son derece soğuk ve kurudur.
En büyük uğursuz olarak tanınır.
Ahmak, bilgisiz, korkak, cimri,   kıskanç, yalancı, tembel, kafasız ve zarar veren özelliklerle tesir eder.

Yıldızların hareketlerindeki durumu ve insana olumsuz tesiri çoktur.
İnsan Tanrı yolunda olduğu zaman bu etkilerden korunacağını öğrendik.
                                                            ***
                                                            55
Ey âşıkların arasında hepsinden üstün olduğum sevgili!
Ben baştan aşağı dert içinde, ateş içindeyim.

Senin kutlu yanağını gördüğümden beri,
Aklımı, gönlümü, canımı yitirdim” Kaybettim”.
                                                                    ***
Sevilecek, âşık olunacak en üstün sevgilinin Tanrı olduğunu öğrendik.
Tanrı’ya âşık olanın; kendini kaybettiğini, tüm varlığını tanrıya verip kendini yok ettiğini öğrendik.
                                                                      ***
                                                                       56
Ey kavuşulması, baştan sona dert olan gönlümün davası sevgili!
Maşukum (Âşık olduğum) sensin ve ben senin aşkında eşsizim.

Eğer senin canını kendi canımdan daha kutlu bilmezsem,
Bu canım yok olsun ve âleme ben namert olayım.
                                                            ***
Tanrı’ya âşık olunması ve dava sahibi olarak âşık olunmalıdır.
Tanrı isteklerini ve emirlerini öncelikli ve üstün tutarak, kendimizi hiç hesaba katmadan bu sözümüzün gereğini ve davaya sahip çıkarak emirleri yerine getirmemiz gerektiğini öğrendik.
                                                           ***
                                                           57
Daima senden ayrı düşmekten korkardım.
Bu ayrılık hatırıma geldikçe söğüt yaprağı gibi titrerdim.

Eğer bu ayrılığı rüyada görseydim yanardım.
Eğer uyanıkken görseydim artık ne olacağını düşün!
                                                            ***
Sevgili ile ayrılığın acı verdiğini öğrendik.
                                                            ***
                                                             58
Can kesildiğimden beri, cananın gamından başka gam yemiyorum.
İlim ve faziletten dem vurmuyorum,
Onun kaygısında da değilim.

Benim bilgi ve hünerim bir kadeh şarap sayılır,
Onu da sultanın elinden içmek isterim başkasından değil!
                                                             ***
Âşık olmanın hastalık olduğunu, ancak tek hastalık olup diğer tüm hastalıklardan kurtardığını öğrendik.

Aşk hastalığına tutulanın âşık olduğunun sunduğu içki ile sarhoş olmaktan başka derdi, kaygısı olmayacağını öğrendik.
                                                             ***
                                                               59
Gönlümün gam ve tasasını, dünyanın az, çok için olan kaygusunu,
 Şaraptan başka bir şey gidermez.

Ey âşık sakisi “ İçki dağıtanı” bizim şarabımızı ver,
Belki gönlümüzün derdini o alıp götürür.
                                                          ***
Tanrı aşkında olana Tanrı bir sarhoşluk bahşeder ki sarhoş olur kendinden geçersin.
Bu sarhoşluk fazlalaşır, azalır ama kesilmez.

Sarhoşluğa alışan âşık ayıldığında tekrar o sevginin verdiği sarhoşluğu arar ve ister.
 Arayış içkiye istek gibi gözükse de esas o sarhoşluğu sunan zatadır.

Bu şarap ve sarhoşluk alkolden veya uyuşturucu maddeden değildir.
Bu sarhoşluk Tanrı ikramıdır ve asla zarar vermez.

Tanrı bu sarhoşluğun bedeli olarak da tamamen seni ister ve başka bir şeyle seni paylaşmak istemez.
                                                          ***
                                                           60
İstemek yolunda başı, ayak yaparak koştum,
Gamım damasını herkesle oynadım.

Kendi vücudumun varlığımdan kurtulmadıkça,
Kendimi kendi eşimden ayırıp, fark edemedim.
                                                             ***
Tanrı’yı istemek, arzulamak ve bu olda başınla, yani aklınla, gönlünle, canınla gitmek gerekiyor ve elde edinceye kadar vazgeçmemek, bu yolun vereceği gamı zevk ederek yoldan ayrılmamak gerekiyor.
                                                      *************
                                                                   

                                                    


                                       ***
ULU ARİF ÇELEBİNİN RUBAİLERİ
Anadolu Selçukluları Gününde Mevlevi bitikleri 4
Tercüme eden Feridun Nafiz Uzluk
 (Nur içinde yatsın)

Neler öğrendik:
1.    Sema; kulun zikir ederek ve müziğin tetiklemesiyle Tanrı’nın huzuruna yolculuk olup, Tanrı’nın ona ne yaptığını ancak o kişinin bile bilemeyeceğini, sonradan aklında kalan bir şey varsa söyleyebileceğini öğrendik.
2.    Öncelikle vücudun isteklerinden, zorlamasından kurtulursak hoş bir durama geleceğimizi, bunun delilik gibi gözükse de hoş olacağını öğrendik.
3.    İlahi âleme gidenin kişinin vücudunun, o kişiye eziyet verdiğini öğrendik.
4.    Giysiler aynı olsa da, hep birlikte bir arada olsalar da kiminin kovulduğunu, kiminin de ürün verecek duruma geldiğini öğrendik.
5.    Güneşe ışık verecek, ay’ı kendimize köle edecek duruma gelene ve bize yönelenlere bayram sevinci verecek duruma gelmemiz gerektiğini öğrendik.
6.    Tanrı’nın bazen kendini gizlediği zaman aşığın divane gibi ne yapacağını şaşırdığını öğrendik.
7.    Tanrı ile aşk oyununda gönlün, kendini yakarak, yok ederek sevgiliye vermesi gerektiğini, sık ayrılık yaşanacağını öğrendik.
8.    Tanrı huzuruna çıkmak isteyebiliriz ama bunun şekil ve okunuş olarak bilmek ve yapmak yeterli olmadığını, yaptığımız işin manasını ve edebini de bilmemiz gerektiğini, Tanrı erlerinin gönlüne girerek öğrenmemiz ve uygulamamız gerektiğini öğrendik.
9.    Dervişleri ilk bakışta ters ve ilgisiz insan olarak gördüğümüzü, ancak onların doğru yolu, Tanrı’ya giden yolu aydınlatmak için çalıştıklarını öğrendik.
10.                      Tanrı erlerinin sözünü anlamaya ve sorgulamaya çalışırsak Tanrı yolunda mesafe alamayacağımızı öğrendik.
11.                      Muhakkak aklımızda, kalbimizde aşk derdi olmalıdır, kalbimizi derdimizi kendimiz seçmez boş bırakırsak bunun can sıkıcı şeylere kayacağını öğrendik.
12.                      Aşk seçerken bizimle beraber olan, bizimle dost olan Tanrı’yı sevmemiz ve seçmemiz gerektiğini öğrendik.
13.                       İnsan Tanrı yolunda olunca, yıldızların ve durumlarının fena tesirlerden korunacağını öğrendik.
14.                      Tamamıyla kendimizi Tanrı’ya adarsak, verirsek ben sen kaygısından, hesap vermek korkusundan, mükâfat ve cezadan emin olacak duruma geldiğimizi öğrendik.
15.                      Sevdiğinden, alıştığından ayrılmanın zor olduğunu öğrendik.
16.                      Tek derdimiz olmalı o da aşk olmalı.
17.                      Tanrı’nın sunduğu sarhoşluğu tatmadan bu dünyadan gidene yazıklar olsun.
18.                      Sevgiliden gelen her ne olursa olsun kabul edilir ve bağ hiç koparılmaz.


İşte böyle yaren,
Tanrı yolunda sadece tapınmakla değil de sevgiyle, âşık olarak, bu uğurda her şeyi ortaya koyarak, kendimizi bu yolda tüketerek sevgiliye ulaşmalıyız.

Sevgilini tanımıyorsan aslında kendini seviyorsun demektir.
Tanrı’yı seviyorum diyenin Tanrı’yı tanıması ve o yolda ilerlemesi gerektiğini öğrendik, anladık.
                                                       *
RAVLİ

Popüler Yayınlar