26 Nisan 2012 Perşembe

ŞEMS-İ TEBRİZİ VE DEĞERLİ KİŞİNİN SÖZÜ MÜCEVHERDEN DAHA KIYMETLİDİR

Şems Hazretlerinin bir sohbette söyledikleri:

Sultan Mahmut (Gazneli), perdeciye bir mücevher vermişti,
Perdeci, vezirin vekilidir.
Padişahtan, veziri hakkında çok övgüler ve hoşnutluk sözleri işitmiştir.

Perdeciye sorar, ona bir mücevher gösterir:
“ Bu iyi bir mücevher midir?”

Perdeci:
“ İyi demek söz mü?
Bu konuda söz söylemek bile edep dışı olur.

Yüz bin kere iyi bir mücevher!
Nasıl ki, şahımız hakkında sadece iyidir demek onun yüceliğini belirtmeye yetmez.
Edep dışı bir söz olur”

Sultan emreder:
“ Öyle ise kır şu mücevheri!”

Perdeci:
“ Nasıl kırayım bunu!
Vezir diyor ki, Şahın bütün mülkü, bu mücevherin dörtte birine bile değmez.
Bu şimdi hazineye yaraşır”

Sultan:
“ Peki, hâlâ hazineye yaraşın, öyle olsun” dedi ve perdeciye kaftan üstüne kaftan giydirerek okşadı.

Bu öyle bir imtihandı ki, eğer sarayda böyle düşünen başka bir kimse varsa anlaşılsın diye yapıyor ve iş Eyaz’a kadar dayanıyordu.

Şah içinden:
“ Olmaya ki üzerine titrediğim Eyaz da böyle söylesin” diyordu.
Tekrar ediyordu ki:
“ Şayet ötekiler gibi yaparsa ne yapayım gözdemizdir., dilediği gibi söyler”

Mücevher beri tarafa geldi, bu taraf Eyaz’ın bulunduğu taraftı, yanına kimsenin yaklaşmaması için Eyaz’a işaret ederken:
“ Olmaya ki da ötekiler gibi söyler” diye korkuyor ve titriyordu.

Eyaz, padişaha bakarak:
“ Niçin titriyorsunuz” der gibi, onu süzüyor, “ Şahın heybetinden                                       titremek, Eyaz’a yaraşır” demek istiyordu.

Onun sarayında yetişmiş, edep ve terbiye öğrenmiş, hakikatte gönlü sultanın sevgisiyle dolmuştu.
Sultan, Eyaz’a dönerek âdeti dışında:
“ Ey sultan şu mücevheri al “dedi.
Ama:
“ Ey köle al şunu” demedi.

Hâlbuki bu:
 Köle sözünde Eyaz’a göre bin kere “ Sultan” demekten daha samimi bir iltifat gizli idi, bu ona bin kere daha hoş gelirdi. “ Sultan “ sözünden gücenirdi.

Eyaz, mücevheri aldı.
Padişah:
“ Nasıl güzel mi?” dedi.
Eyaz:
“Güzel” cevabını verdi.

Padişah:
“ Hoş mudur?” deyince de, yine fazla bir söz katmadan “ Hoştur” dedi.

Sultan:
“ O halde kır bunu! Dedi.

Eyaz daha önce rüyasında gördüğü bu olay için iki taş hazırlamış, kolunun içine saklamıştı.
Vurduğu gibi mücevheri parça-parça etti.

Her taraftan ahlar, feryatlar yükseliyordu.
Orada bulunanlar:
“ Ahın, feryadın ne yeri?” var “ Böyle değerli bir mücevheri parçaladın” dediler.

Eyaz şu cevabı verdi:
Şahın emri bu cevherden daha değerlidir”.

Bu cevap üzerine mecliste bulunanların hep birden başları önlerine eğildi.
Bu kere de içlerinden yüz bin feryat kopardılar.
“ Eyvah ne yaptık!” diye küstahlıklarını anladılar.

Şah çavuşlarına emretti:
“ Cellâtları çağırın, şunların yakalarından yapışsınlar!
Etrafımızı sarmış olan bu ahmakları temizlesinler!”

Eyaz atıldı:
“ Ey yumuşak huylu sultan, en uygun hareket bağışlamaktır” dedi.

                   ***
MAKÂLÂT. Şems-i Tebrizi.
Çeviren Mehmed Nuri Gençosman.
ATAÇ yayınları Tasavvuf 6
                    ***
Neler öğrendik:
1.    Her şeyin bir değeri olduğunu öğrendik.
2.    En değerli olanın sırasıyla Tanrı emirlerini içeren sözler ve peygamberimizin ve onun vekilleri olan Tanrı erlerinin sözleri olduğunu öğrendik.
3.    İlahi sözlerin kırıp parçalanamayacağını ebediyete kadar bu sözlerin bize ışık tutacağını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Değerlendirme yaparken inci olarak adlandırılan sözler kıymetlidir.
Bu sözler yere veya zamana göre kalıp değiştirmez sonsuza kadar kendi kalıbında kıymetini sürdürür.

İnci sözler toplayarak yaşamımızı, başımızı süslemeliyiz.

Kırılgan söz değil, kalıba göre şekil değiştiren söz değil de her zaman değerini koruyan söz değerlidir önemlidir, önemsenmelidir.

Google RAVLİ SÖZ yaz geniş olarak incelemelisin.
                                                *
RAVLİ

Popüler Yayınlar